Kitap kulüpleri üzerine ne zaman bir şey yazsam ya da paylaşsam, yorumlarda hemen şu cümleyle karşılaşıyorum: “Bizim kulübümüz çok değerli, mutlaka üye olmalısınız.” Herkes kendi kulübünü övüyor, kendi buluşmasını merkeze koyuyor. Oysa bana kalırsa değerli olan tek tek kulüpler değil; okurluğun kendisi. Çünkü kulüpler gelip geçici olabilir, dağılıp yeniden kurulabilir. Ama ortak olan şey, kitapla kurduğumuz bağdır. Kitap kulüplerine dair sohbetler açıldığında da durum bu, hem övgüler hem de eleştiriler aynı masada toplanıyor. Bir yanda okurun yalnızlığını kıran, kolektif bir…
Dün İş Sanat’ın RHM Müzesi‘ndeki salonunda Emrah Kolukısa moderatörlüğünde bir söyleşi vardı. Sait Faik hakkında konuştuk. Malum “Sait Faik Hikaye Armağanı” sahibini buldu, malum Sait Faik kitaplarının telif hakkı ortadan kalktı… Bu süreçte daha çok konuşulacaktır, bunu olumlu buluyorum. Peki işin özünde yeterince konuşuyor muyuz; hayır. Emrah ile “Semaver” kitabını merkeze aldık, konu konuyu laf lafı açtı. Öykülerinin içeriğinden tekniğine çok şey konuşabildik. Elbette ne kadar konuşulsa yetmez. Ama izleyicinin dikkati ve katılımıyla içime sinen bir sohbet oldu. Söz bür…
Geçmişin cevaplanamayan sorularıyla uğraşmak, gerçekten zorlayıcı olabilir. İnsan doğası gereği, geçmişteki belirsizlikler ve karışıklıklar bugünkü düşüncelerimizi etkileyebilir. Bazen bu durum, içsel bir huzursuzluğa veya belirsizlik duygusuna neden olabilir. Ancak bu soruları kabullenmek ve anlamaya çalışmak, huzur için önemli bir adım olabilir. Bazı zamanlar, bu soruları sorgulamak bize derinlemesine bir anlayış ve kabullenme sağlayabilir. Peki ya kabullenemiyorsak? Ya anlam veremiyorsak? Anlamlandırmak için attığımız her adım, daha derin bir karanlığa götürüyorsa bizi? O zaman belki de kabullenmek yerine, anlamlandırma çabamızın kendisi bizi…
Geçenlerde Fil Uçuşu’nda “Tanıtımcı Gazetecilik” diye bir yazı yazdım. Hep söylüyorum; burası benim not defterim gibi oldu. Biraz günlük, biraz müsvedde, biraz da üstünde çalışmak istediğim konulardaki notlar. Ne kadar okunduğunu, insanların zihninde nasıl çağrışımlara yol açtığını düşünmeden yazıyorum. O yazı da böyle bir düşünceyle kaleme alındı, daha sonra geliştirmek üzere aldığım notlar diyebiliriz. Yazıyla düşüncelerine değer verdiğim üç gazeteci arkadaşım ilgilendi: Yenal Bilgici, Ümit Alan ve Elif Bereketli. Kimi noktalarda düşüncelerimiz buluştu, kimi noktalarda farklı kavram seçimlerini tercih ettik….
New York’a turist olarak gittiyseniz büyük olasılıkla Manhattan civarında konaklayacaksınız. Mantıklı… Şehrin simge binalarına, müzelerine, meydanlarına ulaşmanın kolay yolunu seçtiniz. Ama koskoca New York bu… Gezinizin Manhattan’la sınırlı kalmayacağı kesin. Hele Brooklyn’e gitmeden olur mu? Olmaz tabii. Manhattan’dan kalkıp Brooklyn’e gidecek olanlar için küçük bir uyarı. Ulaşım konusunda önceden bir çalışma yapmanızda fayda var. Gördüğünüz her ‘Sarı Taksi’ Brooklyn’e gitmeyecektir çünkü. Bir nevi “ben karşının taksisiyim abi,” durumu anlayacağınız. Brooklyn’e geçer geçmez manzara değişecek. New York başka alem, Brooklyn başka….
Bir sosyal medya anketi yaptım ve şunu sordum: Uçak yolculuklarında rahatsız olduğunuz davranışlar nelerdir? (Havaalanında, uçakta, personelde, diğer yolcularda) Meğer herkes bu sorunun sorulmasını bekliyormuş. Eteklerdeki taşlar dökülünce ortaya uzun bir liste çıktı. Ben de elimden geldiğince sınıflandırmaya çalıştım. Uçağa binmeden… Bilet alımı sırasında ve check-in kuyruğunda açıkgözlük yapmaya çalışanlar. Boarding yapılırken sıraya geçmeyenler. Kimliğini önceden hazırlamayıp yığılmaya neden olanlar. Uçağa biniş sırasında… Uçağa biniş esnasında, körükteyken bir sağdan bir soldan zikzak çizerek yürüyüp geçenlere engel olanlar. Koridorda yerlerini arayarak…
Hermanos Gutiérrez, 32.İstanbul Caz Festivali kapsamında 2 Temmuz gecesi Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesinde olacak. Issız çöllerin fon olduğu bir seda ile buluşmayı sevenler Alejandro ve Estevan Gutiérrez kardeşlerin müziğine aşina. Türkiye’de de hatırı sayılı bir dinleyici kitlesi var ikilinin. Maceralarını gitarlarıyla anlatmayı seven eski zaman gezginleri bu kardeşler. Ekvadorlu-İsviçreli kardeşlerin müzik anlayışı yıllar önce Amerikan Güneybatısına yaptıkları bir ziyaretle değişmiş. Mojave Çölü ve Ölüm Vadisi gezisi sonrası Estevan “Çöl bizim müziğimizin doğduğu yer,” demiş. Kardeşlerin müzikal yolculuğuna Dan Auerbach katıldıktan sonra işin…
Büyük Zarifi Apartmanı oyunu, Beyoğlu’nun meşhur Pembe Çıkmazı’ndaki bu apartman ve onun tarihi konusunda çokça yazının yayınlanmasına neden olmuş. Elbette bu bina ile ilgili çalışmalar, araştırmalar, yazılar sadece oyuna bağlı değildir. Öncesinde de İstanbul tarihinin önemli bir parçası olan bina ve onunla ilgili yaşamlar üstüne yazılar yazılmıştır. İnternet aramaları bu yazıların tamamına ulaştıracaktır sizi. Bu yazılarda sadece binanın değil, Abdülaziz ve II. Abdülhamit dönemleri İstanbul’unun, Zarifi ailesinin, Eleni Zarifi ve ağabeyi Stefano Zafiropulos’un, binanın yapılışının, mimarı Dimitrios Panayotides’in hikayelerini de bulacaksınız. Hepsini okumanızı tavsiye ederim. Gelelim…
Hayatın anlamını sorgularken, ölümün kaçınılmazlığıyla yüzleşebilir miyiz? Bence cevap net; evet. Ancak burada yüzleştiğimiz ölüm çok sevdiğimiz birinin zamansız ölümüyse durum değişecektir. Hele bir de bu ölümde kendimizi de sorumlu/suçlu/olayın parçası olarak hissedeceğimiz bir durum varsa… İngiliz oyun yazarı Simon Stephens ile DOT sayesinde tanışmıştım. Önce Punk Rock, sonra da Pornografi’yi DOT’un cesur sahnelemesiyle izlemiştik. 2009 yılında izlediğim bu iki oyun, tiyatronun yeni hikayelere kapı açışıyla da tanıştığım zamanlardı. Stephens, karakterlerinin psikolojik derinliklerinden olabildiğince faydalanan bir yazar. Eserinin dramatik yapısını olaydan önce, anların psikolojik yansımasından kuruyor….
Yıl 2025. Yani İbsen’in Nora’yı yazmasının üstünden 146 yıl geçti. Önce dürüstçe şunu söyleyelim. Nora hâlâ yaşıyor. İlk sahnelendiğinde bayağı bir olay yaratmış. “Skandal” diyenler çoğunluktaymış tabii. Neden skandal? Çünkü Nora, özgürlüğünün peşinde. Birey olmak, bir kimlik isyanı, toplumsal cinsiyet eşitliği talebi. Vay Nora vay! Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal alanda eşitlik mücadelesi devam ediyor. Günümüzde milyonlarca Nora, o “Bebek Evi”nden çıkıp kendi hayatını inşa etme savaşı veriyor. Milyonlarca Nora, kadın kimliğinin eş ve anne olarak rollerine indirgenmesinin isyanını yaşıyor,…