İnsan Yaşlandığını Ne Zaman Anlar?

Son zamanlarda, çevremdeki kimi dostlar sıklıkla yaştan-yaşlanmaktan söz eder oldular. Duygular tıkandığında “Eh yaşlanıyoruz artık, olacak o kadar,” klişesinin ardından el sallıyorlar kimi zaman. Ne yalan söyleyeyim, ben de farklı değilim. Varsa ufak bir farkım, şudur belki: Korkmam.
“Yaşlanmıyoruz, yaş alıyoruz,” ya da “Ne yaşlanması, bu sadece olgunlaşma,” klişelerini de sevmem. Yine de bütün bu, huysuzluklar senfonisinin içinde iyi bir keman solosu duymaya ihtiyacım varmış. O ses de Jean-Louis Fournier‘nin kitabıyla geldi: Son Siyah Saçım (ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler)

1938’de Arras’ta doğmuş Fournier. Görme şansına eriştim nefis bir Fransız kenti. Kitabın orijinali 2006’da yayımlandığına göre, 60 yaşında yazmaya başladığı kitabı 68 yaşındayken eline almış. Altmış yaş sonrasında hayatın kenarına düşülen notlar, geçen günlere atılan başlıuklar, aforizmalar, küçük tespitler, büyük düşkırıklıkları, daha da büyük kahkahalar kitabı diyebiliriz Son Siyah Saçım için. Küçük hikayecikler, tanıklıklar ve en önemlisi sıradan görünen, gündelik bir an’ın, altmış yaş sonrası algısındaki izdüşümleri. Bütün bunlar o kadar usatca harmanlanmış ki…

Hayatla, bu saçma dünyadaki varlığıyla ve kendisiyle dalga geçebilen herkesin, ince bir tebessümle okuyacağı, nefis bir kitap bu. En önemlisi de, o yaşların kendisine çok uzak olduğunu düşünenlerin bir süre başucunda durması gereken bir kitap. Yaşlanmak gerçekten nedir? Bir insanın “son kullanma tarihi” nedir? İnsan yaşını söylemekten ne zaman çekinmeye başlar? Yaşlılığın huysuzluğu, insanı nasıl yalnızlaştırır? Yaşlı bir insanın rüyalarında ne vardır?

Bu aralar, yaşlılıktan dem vuran bütün dostlara bu kitaptan bir tane hediye etmek istiyorum. Ya da daha iyisi, kitabın sözlerini iyice sindirip, uzun süren içkili yemeklerde, o dostları bu sözlerle “güzele” davet etmek.

Unutmadan: “Sahilin farları sönse de gökyüzünde fener yandıkça denizci kaybolmaz. Eğer yukarıda ışık kalmışsa her şey bitmez. Düş kurmaya devam edilebilir.”

Başlıktaki sorunun, Fournier’ye göre cevaplarından birini vermeli: “İnsan ihtiyarladığının ne zaman farkına varır biliyor musunuz? Bronzlaştığında bile güzelleşmez.”

Yeterince konuşan ve zeki kitaplar, bizi hiç bırakmasın.

Yorumlar (8)

YORUM YAPMAK MI?
HİÇ BİTMEYECEK SANDIĞIM BİR KAHKAHA VE UZUN SÜRE KAYBOLMAYACAK BİR TEBESSÜM…
EVET, YETERİNCE KONUŞAN VE ZEKİ KİTAPLAR -VE EKLEMEK ZORUNDAYIM- "İNSANLAR" BİZİ HİÇ BIRAKMASIN.
AKLINA, GÖNLÜNE, ELİNE SAĞLIK…..

Ben de sanırım yaşlılığı kendime çok ama çok uzak görenlerdenim, hatta kendimi 50 yaşındayken hayal bile edemiyorum…

Sanırım ben bu kitabı okumalıyım.
🙂

insan yaşlanmaya başladığını cenaze merasimlerine ve taziyelere katılmaya başladığında hissediyor en fazla …

Her çıkan beyaz saçıma bakıp,onda saklı binlerce anı hatırlayıp,gülümseyebiliyorum.Her yaşımı sevecek o kadar çok gerçek anlarım ve düş oyunlarım var ki,kitabı kesinlikle okuyacağım.Tavsiyeniz ve tanıtımınızın güzelliği için teşekkürler,sevgiyle kalın…

bazı insanlar benim gözümde yaşı olmayan insanlardır.Ne genç görürüm,ne yaşlı görürüm.Belki görmek istediğim gibi görürüm bilemiyorum…ama siz de yaşsızsınıııız:-))

Bu kitabı okumak istiyorum!!!

Belkide daha fazla atasözü kullanır olduğunda 🙂

babama okuduktan sonra hediye etmek istiyorum. yanlış anlamaz umarım 🙂

Kitabı çok merak ettim, yarın ediniyorum hemen 🙂

bir yorum bırakın