Emma Peel: Ne olacak peki? Bütün bu sahte sevinçler evreninde bir çiçeğin kokusu, bir kuşun neşeli ötüşü değiştirecek mi her şeyi? Tedirginim. Her gün, her saniye tedirginim.
Karşıdaki Adam: “Yüzünden lekesiz bir çiçek ol, içinden zehirli bir yılan…” demiş William Shakespeare.
Emma Peel: Yani?
Karşıdaki Adam: Tedirginliğin güzellik kaygının önüne geçmemiş. Yine de makyaj yapacak zaman bulmuşsun.
Emma Peel: Senin bana bakış açın daha da tedirgin olmama neden oluyor. Uyuyamıyorum.
Müthiş! Bayıldım! Ama bu kadar da olmaz ki, böyle de guzel anlatılmaz ki…
Meandshadows dedi ki;
Emma, daha geçen ay Karşıdaki Adam'a: ''Hep kontrollüsün, hep diğer insanlar ne der kaygısı taşıyorsun… İçinden geldiği gibi yaşayamaz mısın sen? Rahatla biraz.''demişti, bugün evreni ''sahte sevinçler evreni''olarak tanımlıyor. Anlaşılan bu aralar çok fazla ''tedirginlikleriyle başbaşa'' kalmış. Mutluk, durup düşünmeye başladığımız anda, farkındalığa ulaştığımız noktada yerini kaybetme korkusunun tedirginliğine bırakır. O halde ''mutluluk'' diye bir kavram gerçekte var mıdır? Yoksa, ölüm gibi, başımıza geldiği anda orada olmamız mümkün değil midir?
Emma, çiçekler ve ipek bir örtü üçünde, makyajlı duruşuyla ölümü çağrıştırıyor. Belki makyajı, korkularının arkasına saklanmak için. Ne bir çiçeğin kokusu, ne de bir kuşun neşeli ötüşü sahte… Hayat, duygu slaytlarından oluşan bir hareketli film sadece…
tedirginiz. fazlasıyla. belki makyaj yaparken bile.
Karşıdaki adam da tam karşıda hani:-)