Emma Peel: Bir antikacıdan aldım bu pembe lamba başlığını. Anneannemden kalma perdelere uyumlu bir şey arıyordum kaç zamandır. Öyle sevindim ki bulunca, ne kadar güzel değil mi?
Karşıdaki Adam: Mutlu olmak için beyhude çabalar bunlar.
Emma Peel: Hep kontrollüsün, hep diğer insanlar ne der kaygısı taşıyorsun… İçinden geldiği gibi yaşayamaz mısın sen? Rahatla biraz. Yoksa sana da mı bir şapka alsak?
-Seninle iliskim beni boguyordu.
-Iliskilerin boyle bir yani vardir.
-Benden buyuk, hastalikli bir adama baglanmistim.Sen olmasan dunyayi dolasabilir,hayat dolu,ozgur bir maceraci olabilirdim.
-Kim engel oldu sana?
-Cift gozlugunle bir orumcek gibi aginin ortasinda oturuyor,ben firtinalar,kacamaklar ve asklardan sonra yasadiklarimi anlatmak ve yorumlamak uzere sana donene kadar bekliyordun. Daima dinlemeye hazir bir halde yanimda olman cok alcakca ve akillicaydi Volker.Dinleyisin,gucunun bir parcasiydi..
Hans Pleschinski
Kız haklı şimdi.
Bende bir şapka almalıyım. 🙂
Koskoca bir kahkahayı tetikledi Karşıdaki Adam. Emma'nın cevabınıysa çok tuttum. Evet evet, ona da bir şapka alınsın:-)
Meandshadows dedi ki…
Emma yine anneannesinin ruhuyla yaşamaya, mutlu olmaya çalışıyor. Belli ki onun öldüğünü hala kabullenmemiş, nesnelerde canlı tutmaya çalışıyor. Halbuki nesneler, en az, ölü bir insan kadar cansızdırlar.
Karşıdaki Adam için ''Hep kontrollüsün, içinden geldiği gibi ol'' diyor, Karşıdaki Adam'ın içinden gelen şeyin ''bu'' olabileceğini düşünemiyor. Kendisinin kontrollü olmadığını sanıyor, halbuki onu eşyalarıyla hala kontrol altında tutmayı başaran bir anneannesi var. Emma için endişeleniyorum…
Şapkaya laf atmadan olmaz. Şapkasını Şoför Nebahat'in şapkacısından mı almış acaba? Arkada görünen anneannesinin perdesi belli ki. Ben o perdeden güzel bir elbise yapmayı tercih ederdim :)…
Zaten bizi bizden eden hep başkaları olmadı mı?
Adama üzüldüm. Keşke şapkayı alınca rahatlasa. Zaten şapkayı almak mesele değil ki! Asıl önemli olan onu takabilmek ve taşıyabilmek…