Kimse yok çevrede. Emma, yalnız başına kitabını okuyor. Sandalyesinin kolçağında, her an düşecekmiş gibi duruyor kahve bardağı. Her an düşecekmiş gibi duruyoruz hayatın tahterevallisinde. Sol elindeki sigaranı külü uzadıkça uzayacak, önemsemiyor.
Kitaplarının ilk sayfasına adını yazıyor, sonra tarih atıyor. Bu kitabın ilk sayfasında bir de not var; Edgar Allan Poe‘nun bir sözünü, ince uçlu tükenmez kalemiyle yazmış Emma Peel:
“Bazı kitapları okurken yazarın düşüncelerine dalıp gideriz, bazı kitapları okurken de kendi düşüncelerimize.”
Masamda iki kitap duruyor, elimin altında. Kış Günlüğü / Paul Auster ile Annem ve Hayatın Anlamı / Irvin D. Yalom. İşteyim. Okuyamıyorum ama onların yanımda durmalarını seviyorum.
Bu durmda hiç olmazsa gidip kendime bir kahve alayım.
Meandshadows dedi ki;
… İki eli de kitabı tutmuyor. Her an düşecekmiş gibi korkudan sırtını Emma'nın kucağına yaslamış kitap. Kitap önemsiyor yere düşmemeyi. Son çevrilen yaprak tutunacak yer bulamamış ki asılı duruyor havada, üstelik tehlike altında. Emma'nın önemsemediği uzamış sigara külü duruyor başucunda, ya bir de ateş varsa sigaranın sonunda? Emma bir elini şakağına dayamış. Tutmasa düşecek sanki bir kaşı. Bir noktaya takılmış gözü, belki de üç noktaya… Kimbilir kimin zihninde geziniyor Emma. Yazarın? Poe'nun? Kendi düşüncesine dalmamış ama her an dalacakmış gibi duruyor, belki bir sonraki sayfada… Yazar, Emma'nın zihnine girmek istiyor, önemsiyor onu. Harflerden iz bırakıyor Emma'nın gözlerinin geçeceği yollara. Emma önemsemiyor yazarı, dün gazetede okuduğu, her an düşücekmiş gibi duran enflasyonda aklı…
Ne güzelmiş…
Yazıyı okuyunca ve Edgar Allan Poe deyince hemen sözü aklıma düştü "Bir düşün içinde bir düş mü bütün gördüğümüz ve göründüğümüz". Sonra da Inception filminde duyduğum o replik yankılandı zihnimde "Filleri düşünme dersem neyi düşünürsün ? Filleri.."
bazı kitapları okurken hayatımızın teranesine dalarız bazılarında ise kitabın teranesine…