• Şimdilik adını “Günden Kalanlar” koydum. Kazuo Ishiguro’nun severek okuduğum romanında esinle. Önce filmini izlemiştim elbette, hatta o zamanlar böyle bir yazarın varlığından bile haberdar değildim. Hopkins-Thompson ikilisinin su gibi akan uyumuna vurulmuştum. Kitabını yıllar sonra okuduğumda artık Ishiguro’yu bilen bir okurdum. Sevdiğim bir kitaptır.
• Ishiguro’nun öykü kitabı “Nocturnes”i bir yurt dışı gezimde almıştım. Santa Margherita Ligure’de küçük bir kitapçıdan. Hiç böyle bir isteğim (ve yeteneğim) olmamasına karşın, kitabın daha ilk satırlarında Ishiguro’nun bu beş öyküsünü Türkçeye çevirme isteği doğmuştu içimde. Gezinin kalan günlerinde bir elimde kitap bir elimde defterim uğraştım durdum. İlk öykü “Crooner” neredeyse çevrilmişti bile. Elbette devam etmedim; haddimi biliyorum. Çeviri çok önemli ve zor bir alan. Bir gün Türkçeye çevrildiğinde, merakla ve dikkatle okuyacağım.
''Maddi bir nesne üstüne yoğunlaştığımız zaman, nesnenin durumu ne olursa olsun, bizzat o dikkat eylemi, ister istemez o nesnenin tarihine gömülmemize yola açabilir.”''
Bu cümle maddi bir nesnenin tarihine döndüğümüzde maddesellik maneviyata dönüşebilir mi yoksa maddi bir nesnenin tarihine döndüğümüzde bu maddeyi alırsak ne kadar kar edebileceğimize ilişkin bir cümle midir?
Günden kalanlarınızı biz okuyucularınız ile paylaştığınız için teşekkürler,sevgiyle kalın…
İster günlük deyin ister günden kalanlar, yine de iyi bir fikir.
"Galiba kendimi rahatlatmak için günlük dememeliyim bu notlara…"…
günlük değil de; "günden kalanlar"; sizin kendinize sakladıklarınızdan kalanlar olsun o zaman. zira bu kadarı bile koca bir zenginlik. paylaştığınız için teşekkürler.