“\u00dcstelik dudaktan \u00f6p\u00fc\u015f\u00fcyorlar Say\u0131n Bakan’\u0131m!”

   
Bakanlığın adından başlamak gerekiyor: Kadın ve Aileden Sorumlu… Kadının, mevcut düzen ve siyasi iktidar tarafından nasıl algılandığı ve konumlandırıldığı belli. Kadın “içeride” kalmaya-bırakılmaya mahkum. (“Gençlik ve Spor Bakanlığı” ile “Kültür ve Turizm Bakanlığı” da başka bir yazının konusu olsun. Neyse; Hayat Bilgisi kitapları demez miydi, erkekler fabrikada, kadınlar mutfakta…) Bir de işin aile kısmı var, hep kadınla yan yana konumlandırılan. İşte oraya yönelik tehditleri savuşturmak, tehlikeleri ortadan kaldırmak da bu bakanlığın görevi. İlgili bakanın bu görevi yerine getirmek için yapmayacağı şey yok; ne de olsa amaç kutsal, çekirdek aileyi (ve böylece kurulu düzeni) korumak. Gerekirse ayrımcılık da yapabilir.

Haber takibi yapabilmek gerekiyor. İlgili bakan, Denizli milletvekili, S.A.Kavaf bir açıklama yaptı. (Açıklamayı buraya yazmayacağım, tekrar etmek ve böylece çoğaltmak istemedim.) Bakan, bu açıklamasında “hasta” ve “bozuk” ifadelerini kullandı. Tepkiler gecikmedi. Dünyanın herhangi bir yerinde benzer bir açıklama, bakanlığın el değiştirmesini kaçınılmaz kılarken, hükümeti bile tehdit edebilirdi ama burada öyle olmadı. “Bayan Kavaf Hanım” çalışmalarına devam etti, ediyor. Bir özür bile dilemeden…

Kaldı ki, bir özürle geçiştirilecek durum değil bu. Yine de, alışıldık politikacı numaralarından biri gerçekleşebilir, “Yanlış anlaşıldım, özür dilerim,” manevrası gelebilirdi. Gelmedi. Haber takibi dediğim de bu; “Bayan Kavaf Hanım” bu şiddete davet eden ayrımcılığın hesabını ne zaman, nasıl verecek?

Şiddet demişken; Bakan’ın, kadına yönelik aile içi şiddet olaylarının arttığı bu dönemdeki sessizliği de pek manidar. (Bakanlığının iki başlığı da var cümle içinde; kadın ve aile.) Tüyler ürpertici, yüksek dozda kriminal haberler gelirken, o hala ailenin ahlaki bütünlüğü üstüne açıklamalar yapıyor. Kendince haklı; ne kadar görmez ve göstermezsen, o kadar korumacı olursun diye düşünüyor belki de. Susuyor. Görmüyor.

Birileri, asıl hastalığın ve düşünce bozukluğunun ötekileştirmek, ayrımcılık yapmak olduğunu söyledikçe öfkeleniyor belki. Öfkesini yenmek için, oturup televizyon dizileri izliyor ama orada da durmadan öpüşen insanlar var. Hem de “dudaktan”. Çekirdek aileye yönelik tehdit büyüdükçe büyüyor.

Bakan’a baktıkça rahatlayacağı bir fotoğraf hediye etmeden önce, hepimiz takipçisi olalım diye soruyu tekrarlıyorum: “Bayan Kavaf Hanım” bu şiddete davet eden ayrımcılığın hesabını ne zaman, nasıl verecek?

Yorumlar (9)

Yazıya elenen resimdeki görüntü "Türk aile yapısına, gelenek ve göreneklerimize" aykırı. Bakan'dan acil açıklama ve ayıplama bekliyoruz!!!

Ne zaman ki kendine "köşe yazarı" ve "ekran siması" diyen insanların "çoğunluğu" bu konuya dair yazılar yazıp konuşarak, "sürekli olarak" ağzından çıkanı kulağı duymayan bu vekil hanıma yüklenirler, işte o zaman küçük de olsa bir hesap verir. Aksi halde ilerleyen yıllarda "saygıdeğer bir parlamenter" olarak anılması işten bile değil… Tabii benim birinci cümleden yana hiç umudum yok aslında.

Bu tür söylem ve tepkilerde hayretle izlediğim şudur; "özgür düşünce"fikrine ne kadar uzakta olduğumuz.Sözkonusu "tespit" doğru yada yanlış hiç önemli değil,Söz söyleyenindir ve aynasıdır ruhunun..Bi zaman çok değerli bir büyüğüm yakamdan tutup;"..demokrasi eşek değil ki yularından tutup ahıra bağlayasın.O bir "eğitimtir ve zamanla kendiliğinden mevcut olacaktır!…" O zaman çok geç gelmez umarım yüreği sevgiyle harmanlanmış anadoluma!,
sağlıcakla,

gltn s,

Merhabalar, yazinizla ilgili küçük bir düzeltme yapacagim. Ülkemizde maalesef Genclik ve Spor adında bir bakanlık yok. Bu kadar yüksek genc nüfusa sahip bir ülkede genclikle ilgili bir bakanlık olmaması o kadar mantık dısı geliyor ki olmamasına ihtimal bile vermiyoruz değil mi? Gençlik Spor Genel Mudurlugu bir devlet bakanına bağlı bir kurum. Gençlik adına yaptıklarına gelince, sanırım 19 Mayis ta stadyumlardaki tuhaf gösterileri tertiplemekten başka isleri yok. Yani adı yanlış olsa da, Genclik ve Spor Genel Mudurlugu hakkında da yazilacak çok şey var.

Ben bu konu ile ilgili olarak Sağlık Bakanı'nın dediklerine de taktım. "Bu konuyu tarihçilere bırakalım" kalıbını alarak "Bu konuyu psikologlara bırakalım" dedi çünkü… Konu ile zanettiği kadar alakasız bir kişi değil halbuki. Eğer hastalıksa çünkü tedavisini Sosyal Güvenlik Kurumu karisılayacak mı? Tedaviyi sigorta kapsamına alacaklar mı yani????

tayyip ile gül ün de böyle öpüştüğünü düşündüm de.. güzel oldu:)
– bıyıkları tokuşturalım mı?
– french olmasın olmasın ama. boykottayım da

Aliye Kavaf'ın bakan olduktan sonra bakanlığın adını "Bayan Ve Aileden Sorumlu…" diye değiştirmek istemediğine şükretmek lazım, zira 'kadın' belli bir cinsel kimlik belirtmekte, cinsel bir birleşimi vurgulamakta, ama 'bayan' tamamen kapalı, silik, vurgusuz… Resmi gördüğünde Aliye Hanım nasıl bir tepki verirdi ayrıca merak ederim…

Bir yağmur duası:

Bak a bak a
Bak bak ba kan
Bak an bak ana
Bak bak ana

Farklı coğrafyaların sesleri arasında böylesine benzeşimler olabilirken; aynı coğrafyanın insanlarını birbirlerine ötekileştirmek?

Mizaru, Kikazaru ve Iwazaru'nun hikayesi gibi: Sorun oluşturabilecek şeyleri görmek istemem, risk almamak için bildiklerimi söylemek istemem ve bilmiyormuş gibi yapabilmek için duymak istemem.

Kaza olabilir ve birçoğumuzun başına da gelebilir.

bir yorum bırakın