Saat 24’te. Yani tam geceyarısı. Külkedisi benzetmesini sevenler için bulunmaz nimet.
Sessizlik.
Yani Gümüşlük’te eğlence mekanlarından, restoranlardan yükselen müzik sesine saat 24’e kadar izin veriliyor. Bu saatten sonra sokaklara taşacak kadar yüksek sese izin yok. Mekanın içinde kalan hafif bir müziğe kimsenin itirazı yok tabii.
Bir kuraldan söz ediyorum. Yasakları sevmeyen biri olarak “kural” diye tanımlamayı seçiyorum. Herkesin hemfikir olduğu, üstünde anlaşmaya vardığı bir uygulama diyelim.
Herkesin mi? Hayır.
Her tatil beldesinde olduğu gibi Gümüşlük’te de “karışık” bir nüfus var. Yerli halk, zamanla yerlileşmiş halk, yerli halkın yaşam dinamiklerini anlamış ve buna özen gösteren uzun süreli ziyaretçiler ve tatilciler.
Doğma büyüme Gümüşlüklü birinin dediği gibi, kızılderililer ve yankiler.
Bu yıl, Gümüşlük gürültülü. Ülke turizminin kafa karışıklığı, buraya da yansımış durumda. İşletme sahipleri, oldukça kötü giden turizm mevsiminde dik durmaya çabalıyor. Bu çaba, pragmatik kararları da yanında getiriyor elbette. Bayram tatilcilerinin “sabahlara kadar eğlence” isteği, ortak yaşamın kurallarını yerle bir edebiliyor. Mekanlar kısa sürede, sezona yayılan zararı aza indirgemek için kuralsız-hazırlıksız-hesapsız davranmak durumunda. Müzikse müzik, yetersiz personelse yetersiz personel, yüksek fiyatsa yüksek fiyat. Sezonu kurtarmak için ne yapılması gerekiyorsa yapma çabası.
Gümüşlük’ü bilenler, o kısa ve dar sahil şeridini de bilir. O şeritte yürümenin bile zorlaştığı dakikalarda birbirine karışan müziklerle geçiyor bayram günleri. Bütün işletmeler duruma kendi penceresinden bakıyor. Böyle bir bakışta durumu rasyonelleştirmek zor değil elbette. “Benim müşterim kafasını dinlemek istiyor,” diyenler yüksek sese öfkeli, “Tatil dediğin biraz da eğlencedir, burayı kendi içine kapatmaya kimsenin hakkı yok,” diyenler saat 24 kuralına karşı.
İki gece önce, sahilin bir noktasında, dört ayrı müzik tarzını aynı anda dinleyebildim. Caz gitarına darbuka sesi, Türkçe şarkılara hiphop basları karıştı durdu. Gümüşlük gürültüsü ile böylece tanışmış oldum.
Onlarca koyu ve farklı yaşamları olan Bodrum’da, Gümüşlük’ün de “birörnek eğlence anlayışına” mahkum edilmeye çalışıldığını görmek -kişisel olarak- hüzün verici. “Tonla para harcadık, basları gümbür gümbür bir ses sistemi kurduk, Gümüşlük’e gerçek Bodrum eğlencesini getiriyoruz,” diyen bir turizm ticaretinin, bu küçük kasabayı anladığını kimse söyleyemez. Dileyen bu “gümgüm baslı” eğlenceyi Bodrum’un başka bir koyunda yaşayabilir ama Myndos’un böyle bir beklentisi yok ki…
Oysa teknik çözümleri de var bu konunun. Sesi sadece mekanda tutan, dışarından duyulmayacak ses sistemleri var. Dünyanın birçok “sakin” turizm beldesi kullanıyor bu sistemleri. İsteyen eğlenceye-müziğe doyuyor ama bir kasabanın markası haline gelmiş “sessizliğe-sakinliğe” de zarar vermiyor.
Müziğin esrikliği ile iki kadeh fazla içki satmak, zorlu turizm yılında işletmelerin hoşuna gidiyor. Saat 24 kuralının esnetebildiği kadar esnetmek istiyor mekanlar. Oysa kalıcı çözümler, bu vurkaç anlayışından çok daha etkili olacaktır.
İşin kötüsü bu durum kızılderililerle yankileri karşı karşıya da getiriyor. Kimileri elinde telefon saat 24’ü bekliyor ve hemen jandarmaya “gürültü şikayetinde” bulunuyor. Kavgacı olmadan çözemiyoruz sorunları.
Gümüşlük’ün bu sorunları özeceğine inanıyorum. Yıllar içinde çokça sorununu çözdü bu kasaba. Hem de güle oynaya. Bu yıl artan “gürültü kirliliği” de çözülecektir.
Bunun için halktan Belediye’ye, işletmelerden kısa süreliğine gelen tatilcilere, herkesin çabası ve karşılıklı anlayışı gerekiyor. (Bayram tatili çılgınlığından sonra, bu anlayışlı dilin çok daha rahat bir şekilde kurulacağına inanıyorum.)
Gümüşlük bu günlerde gürültülü.
Ama ben iyi niyetli ve sakinim. Geçecektir.
Yekta Bey,
Size gündoğan köyünden sesleniyorum. Burası bu sene gerçekten katlanılmaz bir durumda. Ben ve eşim emeklilik hayallerimiz için bu sakin köyü sevdik buraya yerleşmek üzere ev aldık. Ancak artık yaz aylarında burada yaşamak mümkün değil. Çevrede 3-4 tane büyük otel (greenbeach, baia, marivera? casa costa) ve pek çok küçük bar. Sabah 10/12 arasında başlayan animasyonlar akşama 24 e kadar hiç durmadan sürüyor. Bir tane beach! var, 14-18 arası özel bas işkencesi uyguluyor köyün sakinlerine. Sonucta bir gün sabah başlayan işkence akşam yatana kadar sürüyor. Bazen hepsi aynı anda, bazen biri bitirip diğeri başlıyor.
En acısı, insanın kendini böylesine çaresiz hissetmesi. Ben en az 5 yıldır her şeyi denedim. Desibel ölçümüne bile geldiler ama öncesinden tesise haber verildiği için müzik yok idi. Ağustos ayında bakanlığa yazılı şikayette bulundum, bana Ocak ayında gelen yanıtta "geçtiğimiz hafta yaptığımız ölçümde herhangi bir gürültüye rastlanmamıştır" dendi.
Tesis sahipleri ile iletişime geçtim, yüz yüze rica ettim.
Sonuç gerçekten hiç fark etmedi.
Artık maalesef ne ümidimiz kaldı ne de inancımız.
Malesef ki bizim ülkemizde sakin, kendi halinde kalabilen belde de insan da bulatılmak artık çok zor