Bu yazı Afyonkarahisar Kent Konseyi başkanı “Caz festivali gereksizdir” açıklamasını yapmadan önce yazılmalıydı.
“Önce yazılmalıydı” meselesine geleceğim. Ama önce olayı hatırlayalım: Geçenlerde Afyonkarahisar Kent Konseyi Başkanı Şemsettin Yasan, Haziran ayının son günlerinde 21’ncisi düzenlenen Afyonkarahisar Caz Festivali’nin “gereksiz” olduğunu savundu. Bir sosyal medya paylaşımıydı bu. Şöyle bir soru attı ortaya Yasan. “700 bin nüfuslu Afyon’da Caz Festivali’ne kimler katılır? Yüzde bir olsa 7 bin kişi eder. Gelen bini bile bulmaz. Onun da yarısı protokol. O zaman niye?”
Gelen yoruma da şöyle cevap verdi daha sonra sildiği paylaşımlarında: “Ne yapılırsa halk için, halka göre yapılmalı. Halkın çoğunluğuna göre yapılmalı. Caz Festivali halkta karşılığı olmayan bir şey bir etkinlik. Bize yani çoğunluğa göre gereksiz ve lüzumsuzdur. Bu da benim bireysel düşünce tezahürüdür. Doğrulara sahip çıktığımız gibi yanlışı da görmezden gelemem”
Çoğunluğa göre gereksiz olan… (Aynı anlama gelen lüzumsuz ve gereksizi birlikte kullanmasına takılmadan ilerliyorum) Çoğunluğa göre gereksiz olan, yok olmalıdır Şemsettin Yasan’a göre.
Şunu hatırlatalım: Afyon’da caz festivali var beyefendi. Üstelik sizin başında bulunduğunuz kurum da, bu festivalin gelişmesi ve tanıtılması, kentin bir bileşeni olmasıyla yükümlü. Bunu mevzuatınız söylüyor.
Peki o zaman gelin Kent Konseyi oluşumunun mevzuatına bakalım. Mevzuatın birinci maddesi, konseylerin amacını şöyle tanımlıyor: “Bu Yönetmeliğin amacı; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışan kent konseylerinin çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.”
Kent Konseyi’nin görevlerinin tanımlandığı 6.maddeye bakalım şimdi de: “Yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılmasını, hemşehrilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesini, çok ortaklı ve çok aktörlü yönetişim anlayışının benimsenmesini sağlamak… Kente ilişkin temel stratejiler ve faaliyet planlarının belirlenmesinde, uygulama ve izleme süreçlerinde tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturmasına katkıda bulunmak…”
Dileyen mevzuatın tamamına buradan bakabilir.
Şemsettin Yasan’ın açıklamalarına baktığımızda, başında bulunduğu konseyin mevzuatını pek de umursamadığı, ortak akıl, çok ortaklı yapı, demokratik katılım gibi konuların ilgisini çekmediği görülüyor. Ona göre, karar verici olan bir çoğunluk var. Ve bu çoğunluğun kararı da Afyonkarahisar da caz ya da klasik müzik festivalinin gereksiz olduğu yönünde. Kent Konseyi’nin tam da bu noktada devreye girmesi, kentteki bir etkinliğin haklarını rakamlara bakmadan savunması, koruması, çoğaltması önemli değil demek ki…
Zaten sosyal medyadan silinmiş açıklamaları ciddiye almadan yolumuza devam edebiliriz. Ama başlangıçta söylediğim “bu yazı daha önce yazılmalıydı” konusu burada evreye giriyor. Hüseyin Başkadem‘in kimilerine göre “delilik” olan çabasını yıllardır takip ederim. Kent Konseyi Başkanı’nın bu açıklamaları Başkadem’in karşısına çıkan ilk engel değil. Destek bulamadan, engellemelere uğrayarak ve hatta tehdit edilerek yoluna devam etti yıllardır. O bu çabayı gösterirken, bizler Afyon’da böyle festivaller olduğunu sadece bir “olay” çıktığında hatırladık. Gözümüzün önünde olmayan bir festivali kaderine terk etmekte sakınca görmedik. Demiyorum k,i her yıl festival zamanı koşarak Afyon’a gidelim, demiyorum ki durmadan paylaşımlar yapalım. Bunlar da fena fikir değil ama hiç değilse, ülkede böyle festivaller olduğunu unutmayalım. Bu festivalin iyi yönlerini görelim, başarılamayan yanlarını eleştirelim. İçeriklerini takip edelim, yolumuz düşerse katılalım. Birilerinin çıkıp saçma fikirlerle zamanımızı çalmasına izin vermeden sahip çıkalım.
O festivallerde katılımcıların okul ziyaretlerinde kaç çocuğun enstrümanlara ilgi duyduğunu, kaç çocuğun yazarlarla sohbet ederek kitaplara daha büyük bir ilgi duyduğunu merak etmek, bu hikayelerin peşine düşmek gerekiyor. Bir kişinin çabasıyla bunca yılki devirmiş festivallerin, neden kentin markası haline getirilmediğini sorgulamak gerekiyor. Çoğunluk-azınlık ayrımı yapmadan, kültürü ve sanatı çoğaltan insanlara destek olmak gerekiyor.
Dediğim gibi bu yazı çok daha önce yazılmalıydı. Testinin kırılmasını beklemeyelim.
“ Afyon’da böyle festivaller olduğunu sadece bir “olay” çıktığında hatırladık. Gözümüzün önünde olmayan bir festivali kaderine terk etmekte sakınca görmedik.”
Nokta…