Uzak denizlerin balıkçıları iyi bilir bu hikayeyi.
Yakışıklı kaptan dururken çelimsiz miçoya aşık olan kızın
hikayesidir, kulaktan kulağa fısıldanır. Bir sır gibidir.
hikayesidir, kulaktan kulağa fısıldanır. Bir sır gibidir.
Çevredeki bütün kadınların yüreğini hoplatan kaptan bir
türlü kabullenememiş bu durumu. Nasıl olur da böyle güzeller güzeli bir kız
bana değil de şu eğri büğrü miçoya gönül verir, diye düşünmekten başka iş
yapmaz olmuş. Miçoyu gemiden atmış, zihninden atamamış. Öfke yiyip bitirmiş
içini. Gemisini yönetemeyen, sevilmeyen bir adama dönüşmüş. O yakışıklı denizci
gitmiş, bakışlarından kötülük akan bir canavar gelmiş.
türlü kabullenememiş bu durumu. Nasıl olur da böyle güzeller güzeli bir kız
bana değil de şu eğri büğrü miçoya gönül verir, diye düşünmekten başka iş
yapmaz olmuş. Miçoyu gemiden atmış, zihninden atamamış. Öfke yiyip bitirmiş
içini. Gemisini yönetemeyen, sevilmeyen bir adama dönüşmüş. O yakışıklı denizci
gitmiş, bakışlarından kötülük akan bir canavar gelmiş.
Sonunda almış miçoyu gemiye, çıkarmış en uzun seferine. Sırf
kızın gözü görmesin diye, uzaklarda bir adaya bırakmış zavallıyı. Şimdi
sevsinler bakalım birbirlerini, diyerek basmış kahkahayı.
kızın gözü görmesin diye, uzaklarda bir adaya bırakmış zavallıyı. Şimdi
sevsinler bakalım birbirlerini, diyerek basmış kahkahayı.
Oysa bilmiyormuş ki, aşk yedi deniz aşar isterse.
Görenler anlatır kulaktan kulağa, miço ile güzel kızın
kavuşma sahnesini. Kız köyünden, miço terk edildiği adadan atlamış suya.
Günlerce hiç durmadan yüzmüşler birbirlerine doğru. Denizin bütün renkleri
bulaşmış tenlerine. Sonunda bir gün, tam da kaptanın gemisinin önünde, biri
denizin turkuazını diğeri güneşin sarısını giyinmişken dokunmuşlar
birbirlerine. Son dokunuş.
kavuşma sahnesini. Kız köyünden, miço terk edildiği adadan atlamış suya.
Günlerce hiç durmadan yüzmüşler birbirlerine doğru. Denizin bütün renkleri
bulaşmış tenlerine. Sonunda bir gün, tam da kaptanın gemisinin önünde, biri
denizin turkuazını diğeri güneşin sarısını giyinmişken dokunmuşlar
birbirlerine. Son dokunuş.
Kavuştuğunda aşıklar, ölüm gelir mutlaka.
O gün bugündür, denizin derinlerinde bir yerde, mutlaka
dokunurlar birbirlerine. Aşkı bilmeyenlere inat.
dokunurlar birbirlerine. Aşkı bilmeyenlere inat.
Uzak diyarların aşıkları iyi bilir bu hikayeyi.
Fotoğraf: Ayşegül Dinçkök
Ya hayat bildiğimiz gibi değilse, ya ask dediğimiz sey aslında
olmayan bişeyse yada bazı başka duyguları biz insanlar
aşk olarak değerlediriyorsak. İnsan denilen varlık duygularına
hapsolmuş onlara esir olarak yaşamını
anlamlaştırmaya çalışan bir canlı değil midir? yani
hissettiğimiz seyler aslında bizim gerçekten hissettiklerimiz mi
anlamlandırdığımız şeyler mi?
Gerçekten inanadığımız bu aşk'ın bir gün aslında hiç bizim
düşündüğümüz gibi birşey olmadığını farkettiğimizde
dünyanın yaşanılacak biryer olmadığını hissederiz.
ya öldüğümüzde aşk biter yada yaşarken aşkı bitirtirler
en kötüsü de ne biliyor musun? yaşarken ölü durumuna
düsecek kadar çok aşık olmak.
NOT: Aşk olgusunu sadece birine duyulan sevgiden
çok öte birsey olarak değerlendirdim. Bunu göz önüne alınız.
Sözleriniz, yaşanmışlıklarınız, belagatiniz, tarzınız ve tavrınızla harmanlarken sizi övünçle; bu hikayeyle tac oldunuz. Yüreğinize sağlık efendim:)
Aşk var! Gerisi teferruat…
Çok hoş bir hikaye 🙂