Bir Gün Sonra

Ertesi sabah konuşacağım seninle. Bütün o düşünceler el yazımdan bir heykele dönüştükten sonra. Şehrin kambur duruşuna aykırı bir gölge, görmezlikten gelinemeyecek kadar güçlü bir iz. Bir his. Kalabalık bir caddede sağa sola çarparak başladığı geceyi, koyu bir mezarlığın mermer kokan tenhalığında midesi bulanarak noktalayan, kulağı plastikli bir köpek gibi yeniden okuyacağım bildiğim bütün kitapları. Sen, şehrin kahramanlıklarla dolu tarihini düşünürken, ben o kahramanlıkların harflerin farklı dizilişinden başka bir şey olmadığını fısıldayacağım içi geçmiş bir ağaca. Bak, hâlâ fısıldamaktan söz ediyorum, korkak ruh iflah olmuyor, oysa biliyorum sonsuzluğa sadece haykırışların kalacağını.

Ben çalışma masasının çekmecesinde cennet kuşu saklayanlar gördüm. Ben çalışma masasının üstüne cehennemin sazlı sözlü cümbüşünü yatıranlar gördüm. Ben o kadar gördüm de, ancak bu kadar anlatabiliyorum. O yüzden susuyorum sana. Ama ertesi gün konuşacağım.

Bir dilin yaşayan yaşamayan bütün kelimelerini ezberlediğim günün ertesinde, benim de sesimi duyacaksın. O gün yağacak yağmurdan kork!

Yorumlar (11)

''Bir dilin yaşayan yaşamayan bütün kelimelerini ezberlediğim günün ertesinde, benim de sesimi duyacaksın. O gün yağacak yağmurdan kork!''

Kimi an dolu halinde yağar ya yağmur, deydiği yeri yıkar, darmadağan eder
benimde her harfi dolu tanesini olan sözcüklerim olacak, yüreği acıtan ,sesim çığlık gibi…
Kimi an çisil çisil yağar ya yağmur, mevsim ya bahardır ya sonbahar ,
aldırmazsın ıslanan bedenine, ıslak saçlarına , umut ve huzur vardır yüreğinde,elin güvendiğin avucun içinde, benimde çisil çisil tek tek anlaşır olacak sözcüklerim, sesim kah kuş cıvıltısı kah hazanın dökülen yaprağının yere dokunuşu gibi fısıltı…
Yağan her damla yağmur dilimin renkli sözcükleri olacak çünkü konuştukça özgürüm…dedi kalemim,sevgiyle kalın…

ben anlatımınıza bayıldım. en kısa zamanda kitaplarınızı temin edip okuyacağım. kendime kızıyorum nasıl daha önce okumadım diye. ellerinize, yüreğinize sağlık. sağlıcakla kalın:)

Bu öyküyü çaldım/bastım, Karbon Kopya kitabın içine ekledim. Keskin! Nefis.

LOL, edebiyat.

"Ertesi sabah konuşacağım seninle. O gün yağacak yağmurdan kork!Bir dilin yaşayan yaşamayan bütün kelimelerini ezberlediğim günün ertesinde, benim de sesimi duyacaksın.Bütün o düşünceler el yazımdan bir heykele dönüştükten sonra."

Gibi de olabilir pekâlâ. Hüzünlü bir kelimedir "ertesi".

Fevkuladenin fevkinde! 🙂 Gerçekten tebrik ederim sizi çok güzel dile getirmişsiniz. Yeni yazılarınızı şevkle bekliyorum. Sizi keşfettiğime mutluyum…
teşekkürler…

Bir yazı okursun, bazen çok şey anlatır, bazen vurulursun tam beyninden, bazen içinde bir cümle geçer ve seni alır götürür. İşte dersin hissettiğim ama biraraya getiremediğim duygu durumu buydu dersin. Kıskanırsın. neden bu cümleyi ben kuramadım.

"Bütün o düşünceler el yazımdan bir heykele dönüştükten sonra"

Yazınızı çok beğendim. Bu cümlenizi de çok kıskandım. Beni affedin.

Elinize sağlık.

Bugün-13 Haziran-twitter'da "ben bu yazıyı hangi kitabınızda okumuştum?" dediğimde, tarihine bakmadan aslında yazıyı zaten blogunuzda "mayıs"ta okuduğumu çok sonra anımsadım. Kafama kazımışım tümceleri! Birilerine haykırmak istemiştim ama yapamamıştım! Ve unutmak istedim sonra.. Bugün yüzleşince tekrar aynen şöyle oldu sizin deyişinizle: "Ve nasıl Borges her uyanışında kendini hatırlıyorsa, ben de senin her harfinde kendimi buluyorum."
Yüreğinize ve kaleminize sağlık! İyi ki varsınız:) Sevgiler…

''kelimeler biriktiriyorum ben.Aslıda, kendi anlamlarını taşımaktan nasıl aciz olduklarını anladığımdan , ''sahibinin sesi'' gibi, karşısındakini herşeye inandırmak için eğilip büküldüklerini gördüğümden beri, yani tam da inancımı yitirmişken …Biriktiriyorum işte belki düzeltirim ,içimde daha çok tutamam , korkunç bir patlamayla etrafımı yerle bir edip, kendimi yeniden kurarım kalıntılarımdan diye biriktiriyorum …''Sizin kelimelerinizi de zevkle biriktiriyorum Yekta Bey, biliyorum ki yeniden yıkımı takip eden bir inşaaya kalkışsam , sağlam tuğlalara ve harca ihtiyaç duyacağım
Elinize sağlık

bu şehirde benden son izi de kanat esintileri silmiş.
varlığım kuş kanadının sileceği kadar hafifmiş.
gerçek hayatta sihir saatler 12yi vurunca değil,
gece siyahı sabah kızılına dönünce bitermiş.
güneş sarısında yaşadığımız günler hep başkasının ertesiymiş.
meğer bir sonraki gün "bizim" değil,
onun ve seninmiş.
(ve sana söyleyeceklerim dünün işiymiş.)

bir yorum bırakın