Birinci Tekil Şahıs.01

Ben tenha bir müzeyim, artık senin bile ziyaret etmediğin!

Comments (8)

Hoş olmuş..Yazdiklarınızı okumak büyük zevk..

Meandshadows dedi ki;
Müzeler, hayatın anı kutusudur. Bir köşeye hapsedilmiş geçmiş zaman artıklarıdır. Hapsedilmiş anılardır. Tenhadır, karanlıktır, yalnızdır. Gece olup, ziyaretçiler gidince geçmişin enerjisinin nasıl harekete geçtiğini hep merak etmişimdir. Bu yüzden bir müzede saklanıp, kapılar kapandıktan sonra,tek başıma, geçmişin küflü kokusu, gölgesi kalmış nesnelerin enerjisi arasında bir gece geçirmek isterdim. Tarih konuşur, eski nesneler anlatır, onları dinlemek isterdim. Tenha bir müzede yaşayan, meraklı bir güve olmak isterdim.

O kadar çok ziyaret ediyorum ki bu müzeyi, bazen benden sıkılacak, "of yine geldi bu geveze" diyecek diye korkuyorum. Ve o öyle bir müze ki, kapılarını herkese sonuna kadar açmış, her taşının altında ayrı bir öykü gizli. "Tenha"lığı "dingin"liğinden. İçinde fırtına da kopsa, inceliğinden sessiz sakin misafirlerini "ağırlıyor". Ziyaret etmeyen misafirler kendi kaybeder, ben bilmem. Ey değerli ve eğlenceli müze, seni çok seven ziyaretçilerin olduğunu unutma e mi!

bu size bir benzetme değil miydi twitter'da?

La'ya… Evet, tenha bir müze kısmı bana bir beznetmeydi. Sonra o benzetmeyi yapan kişiyi bulamadım ama bana bu cümleyi yazdırmış oldu. Sağ olsun.

Yekta Bey, bir öykünüzdeki otobüslerden öyküler çıkaran nev-i şahsına münhasır kişilik hayal ürünü mü yoksa bizzat siz misiniz? Çok merak ettim 🙂

Bak dedi bana, gör beni, seyret. Kalın camların arkasında güzeldi. Heybetli, çekici, ilginç. Baktım. Sevdim. Gel dedim. Kal dedi. Donmuştu zaman. Yüzünde yıllanmış çocukluğu. Kimin elleri bu kadar soğuk bilemedim. Gittim. Kaldı. Ölümünü görmedim.

Tenha bir müze gibi telaşsız dolaşılıp öğrenilmeliydi ruhu, aceleye getirilmemeliydi.

Leave a comment