Emma Peel: Mutfak

Karşıdaki Adam: Çabuk o elindeki bıçağı bırak ve buraya gel!
Emma Peel: Hayır!
Karşıdaki Adam: Delirdin mi sen yahu? Bırak dedim, bir kaza çıkacak!
Emma Peel: Bu bıçağı nasıl kullanacağımı bana öğretecek kişi sen değilsin. Bunu benden, bizden iyi kimse kullanamaz.
Karşıdaki Adam: Sakin ol lütfen…
Emma Peel: Sakinim… Hem de tahmin edemeyeceğin kadar sakinim. Yıllardır bu mutfağın, bizi tıktığınız mutfakların parmaklıklı pencerelerinden dışarı bakarken öğrendim böylesine sakin olmayı. Bir elimde bıçak, günde üç öğün, karnınızı doyurmaya çalışırken öğrendim zamanı istediğim gibi kullanmayı. Bana ukalalık yapma!
Karşıdaki Adam: Saçmalıyorsun!
Emma Peel: İnsanın saçmalama hakkı olduğunu sakın unutma. Saçmalamak, özgürlüktür. Hele ki kendi hapishanendeysen. Hele ki asırlardır elinde, neredeyse vücudunun bir uzantısı haline gelmiş bir bıçak tutuyorsan. Peki, senin bu parmaklıkların arkasına, yanıma gelmeye cesaretin var mı? 

Yorumlar (4)

Elimizdeki bıçak, vücudumuzun uzantısı haline gelmeye başladıysa bunun geri dönüşü yoktur ya da epey zordur sanırım…

Bu satırlar bana birini,birilerimizi hatırlatıyor sanki.

Bıçağın, kepçenin ya da tencere sapının benim bir uzantım olmasına izin vermeyeceğim…kimse kusura bakmasın…

Emma Peel'i özlemiştik:-)

bir yorum bırakın