Emma Peel: Rüzgarların adını öğrenmiştim çocukken. Hala aklımdadır. Gündoğusu, keşişleme, yıldız… Karayel estiğinde burnumun içi ısınır. Poyraz dudakların çatlaması, lodos bitmeyen baş ağrısı demektir. Bulutlara bakınca fısıldarım rüzgarın adını. Ama bunca yıldan sonra, şu çivisi çıkmış dünyada anladım ki, iş rüzgarın adını bilmek değil, adını bilmediğin rüzgarın akışına kendini bırakabilmek. Kendin yapamıyorsan doğa yardım ediyor sana. Sanma ki şu atın üstünde ondan daha özgürüm. O beni nereye götürürse ancak o kadar özgürüm…
Sayenizde öğrendim Emma Peel'i. Kendi arkadaşlarım için de kendi hesabımda yayınlıyorum sizden gördüğüm diyalogları. Bizlerden büyükler hatırlıyor, bizler öğreniyoruz. Teşekkürler ve sevgiler.
özgürlük??
daha çok "the truman show" ta ki gerçekle ya da hayatla ya da kendinle yüzleşene kadar…
Bunca yılda sonra, şu çivisi çıkmış dünyada anladım ki, iş Kasımpaşa'dan esen rüzgarın yönünü görmek ve ayılmak…