En sevdiğiniz oyun nedir?

Geçenlerde Sabit Fikir dergisinden bir soru sordular: En sevdiğiniz oyun nedir?

Dünya edebiyatının önde gelen isimlerinin oyunbaz hallerinden yola çıkmış, minik bir dosya için soruldu soru. Masabaşı oyunlarından sokak oyunlarına türlü cevap verilebilirdi.

Benim en sevdiğim oyun hep kelimelerle, harflerle oldu. Galiba biraz da o yüzden “cevabınız sekiz-dokuz kelimeden oluşsun” kısmına takılıp oynadım oyunumu. Cevabım aşağıda.

Pek sevdiğim Nabokov’un satranç oynarken çekilmiş bir fotoğrafıyla birlikte ben de size sorayım: En sevdiğiniz oyun nedir?

“En sevdiğiniz oyun nedir?” sorusu yanında bilgilerle
birlikte geldi. Örnek oyunlar vardı parantez içinde: Scrabble ve masa tenisi
gibi. Hemen sahiplendim bu iki oyuna. İkisini de severim çünkü. Birinde
vasatım, birinde başarı oranım daha yüksek. Ama sanırım daha çok sevdiğim
(tıpkı parantez içi bilgilere sahiplenme anında olduğu gibi) kelimelerle,
yazıyla ve bilgiyle oynamak. Okuduklarımla oynadığım oyunlar. Yazarların bana
oynadığı oyunlarda kaybolma anlarım. “Sekiz ya da dokuz cümleden oluşsun
cevabınız,” yazan maille oynadığım oyuna dokuzuncu cümlede veda edişim.

Comments (1)

Leave a comment