Frida’lı kahve kupası

Frida Kahlo’nun doğum günü imiş bugün. Son yirmi yılda bir ressamdan, bir sanatçıdan çok bir ikona dönüştü ve hatta kimi zaman bir fotoğrafa sabitlendi. Oysa (yaşadığı onca şeye rağmen) sabitlenemeyen bir beden ve zihinmiş kendisi.

Hayat hikâyesi çok etkilemiştir beni. Üstelik her okuduğumda, ona dair bir yenilik bulmuşumdur. Güney Amerika’nın ver Meksika’nın gerçekle ilişkisini, Kahlo’nun resimlerine her baktığımda yeniden düşünürüm. Marquez’den Neruda’ya, Paz’dan Fuentes’e uzanan bir edebi zincir gelir aklıma. Bir de her seferinde “Çağdaş Latin Amerika Şiiri”ni bize hazırlayan Ülkü Tamer’e teşekkür ederim. (Adam Yayınları’dan çıkan o kavuniçi ciltili kitabı kimler biliyor?)

Hayatı sadece bedeniyle, zihniyle ve sanatıyla değil politik olarak da mücadele içinde geçen Frida Kahlo günümüzde her yerde. Kıyafet balolarında Frida olmak popüler, moda podyumlarında “Frida tarzı” var, çok satan popüler dergiler kapaklarına taşıyorlar, ucuza satılan baskı röprodüksiyonlarda onun portreleri var, kahve kupalarından Frida bakıyor bize, karikatürleriyle bezeli kumaşlardan elbiseler vitrinlerde… Frida ile ilgili bir şey söylememek, bir nesneye sahip olmamak, uzun lafın kısası “Frida olmamak” kültürel gündemden dışlanacağınız anlamına geliyor.

Ömrünü erkek egemen dünyayla savaşmaya, kapitalist düzene baş kaldırmaya, güzellik normlarını altüst etmeye, ahlâk kavramının binasını devirmeye adamış bir kadın Frida. Bugün o kapitalist düzenin içinde bir “fotoğraf”. Bugün bir maskeli balo figürü. Bugün bir emoji.

Frida’lı kahve kupanız var mı?

bir yorum bırakın