• Garip bir şekilde mercimek köftesi isteyerek uyandım. Büyük bir düşkünlüğüm yoktur ama bulduğumda da kaçırmam. (Gün bitti, mercimek köftesi yiyemedim.)
• Yalçın Tosun ve Kerem Işık yıl içinde okuyup sevdiğim iki öykücü. Her ikisinin de kitapları YKY’den çıktı; yayınevindeki Murat Yalçın varlığı kendini belli ediyor. Kitap-lık dergisinin Ekim 2010 tarihli 142.sayısında birer öyküleri var. Yalçın Tosun’dan “Bir Bavul İçin Noktürn (Hiç Çekilmeyecek Bir Fil)” ve Kerem Işık’tan “Ve Diyor ki”. Yalçın Tosun’un cümle kuruşunu ve dilini seviyorum. Kerem Işık için de aynı şeyi söyleyebilirim. Kerem Işık’ın öykü dünyası bir tül perdenin arkasından şiire bakmak hissi uyandırıyor.
• Günün büyük mutluluğu yine Kitap-lık dergisiyle geldi. Bu kez Kasım 2010 tarihli 143.sayı. Etkileyici bir Albert Camus dosyasına yer vermişler. (Dosyayı derginin ilk sayfalarına yerleştirmeleri iyi olmuş.) Üstadın kızı Catherine Camus imzalı “Babam Camus” metnini döne döne okudum. En kısa zamanda (neden bayram tatili olmasın?) sevdiğim Camus romanlarını-metinlerini tekrar okumak istedim. İstemekle kalmamalı; yapmalı.
[Kişisel not: Sigara içmeye başladığım yıllarda, izmariti dudağımın bir kenarında tutar, Camus’ye benzediğim düşüncesiyle mutlu olurdum. Ah, zavallı ergen.]
• Kanadalı şair ve romancı Anne Michaels’in “Kış Mezarı” adlı romanı Doğan Kitap’tan çıktı. Okuma sırasındaki yerini aldı, ne zaman başlayabilirim bilmiyorum. Ama bu romanın (daha doğrusu elimdeki çeviri baskının) benim için özel bir anlamı var. Bu roman bir arkadaşımın, Elif Günay’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı. Elif’in aylardır nasıl hummalı bir çalışma içinde olduğunu ve bu işi ne kadar önemsediğini biliyorum. Dilerim çeviri yolculuğu uzun sürer.
• Hâlâ emin değilim; böyle bir günlük tutmak gerekiyor mu?
'' Hâlâ emin değilim; böyle bir günlük tutmak gerekiyor mu? ''
İleride bloğunuzun bu sayfalarına göz attığınızda ne kadar iyi yapmışım diyeceğinizi düşünüyorum.Umarım öyle olur.Sevgiyle kalın…
Kesinlikle günlüğünüze devam edin.Pek çok şey öğreniyor, sizinle bambaşka dünyaların kapılarını aralıyorum.
alıştık biz. vazgeçilmemeli. oldukça ilham verici olabiliyor içerik… lütfen. devam ediniz.
Sizi bu şekilde; aklınıza o an gelen değişik detaylarda adım adım tanımak, fikirlerinizi öğrenmek, bir yandan da bilgilenebilmek ayrı güzel.
Bence vazgeçmeyin sakın…
Evet, kesinlikle tutmak gerekiyor…
İlgiyle takip ediyoruz. Devam etmenizi çok isteriz.
Bu günlüğü seviyorum.
bence bir şekilde gerekiyor ki hala yazıyorsunuz ve çok da iyi yapıyorsunuz :)))
Günden Kalanlar'ın da Gece Gündüz kadar uzun soluklu olmasını ve bu keyifli okuma yolculuğumuzun devam etmesini diliyorum…
Zevkle okuyorum. Bir gün göremezsem üzülecegim.
Albert Camus'unun benim edebiyat dünyamda çok ayrı bir yeri var. Özellikle "Yabancı" da Meursault'un Arab'ı öldürmesinin asıl nedeninin o gün tepesine vuran Güneş olması!Romanın bir başka yerinde ise, hapishanede hayal kurarken, ömrünün yalnızca bir gününü dışarıda geçirmiş bir insanın, kendisine hapishanede bir ömür boyu yetecek kadar hayal kurabileceğini söyler.
Yalınlığın orjinal olduğunu gösterir bize Camus eserlerinde. Ve bir o kadar gizemli, büyülü olduğunu…