• Ortaçgil’in yeni albümü demlendikçe lezzet kazanıyor. İlk günlerde “Denize Doğru”ya yoğunlaşmıştım. Bu sabaha “Acıtır” ile uyandım, şu anda bu satırları yazarken “Ayrıntılar” çalıyor. 1969’dan gelen “Niçin” şarkısını dinlerken, geçen ay İzmir’de birlikte olduğumuz Ümit Tunçağ’ın kulaklarını çınlattım. Ümit ve Hülya Tunçağ ile caz konserlerinin önünde-sonunda sohbet etmenin keyfi bambaşkadır. Onların bitmez heyecanları ve tükenmez enerjileri anında sarar insanı. Neredeyse yaşıt olduğum “Niçin”i dinlerken, bu güzel insanların o yıllardaki sohbetlerini kafamda canlandırmaya çalıştım.
• İki yeni kitap aynı anda düştü masama. İlki Paul Auster’dan “Sunset Park”. Auster’in kitabının orijinalini iki ay önce almıştım; bir türlü okumaya fırsat bulamadım ama. Şimdi biliyorum ki, elimde Seçkin Selvi çevirili Türkçe nüshası varken orijinaline sıra gelmeyecek. Bu arada, kitabın Türkçe baskısının kapağında Sergey Zavalnyuk imzalı bir fotoğraf var: Karla kaplı bir parkta, solgun ve beyaz doğanın içinde yapayalnız duran, iki kırmızı bank. “Bir de Baktım Yoksun”un kapağıyla komşuluk hissi var. O yalnız banklar hep dikkatimi çekmiştir. Gençliğimde, Ankara Kuğulu Park’ta oturur, yalnız bankları izlerdim. “Bir de Baktım Yoksun”un kapağına karar verirken, bu nedenle tercihimi banklardan yana kullanmıştım; yokluk-yalnızlık duygusunun bendeki simgesel karşılığı oldukları için. Can Yayınları, aynı duyguyu Auster’in kitabı için de kullanmış.
• İkinci kitap, Nabokov’un Tekrar Ele Alınmış Bir Otobiyografi alt başlıklı yapıtı “Konuş, Hafıza”. Auster kusura bakmasın, okuma önceliği kesinlikle Nabokov’un olacak.
• Hafta sonu Adana’da Tüyap tarafından düzenlenen Çukurova Kitap Fuarı’nda olacağım. Hem söyleşi hem de imza günü için. Hadi bakalım!
Ayrıntılar ve Sen Sorumlusun benim favorilerim. Aslında dinledikçe hepsi benim, öyle mızmızca bir çocukluk yapası, diyesi geliyor insanın. Nabokov'un Maşenka'sı geçen ay bitmişti. Şimdi elimde birkaç sayfasını okuduğum Rum, Dam, Vale var. "Konuş Hafıza" yı yakın bir zamanda okuyamayacağım muhtemelen ama notlarımın arasına aldım.
Giderken mırıldana mırıldana ayrılayım sayfadan bari:
duraklara, kaldırım taşlarına, defterlere, satırbaşlarına yazdım…
…
denizde, kıyıda, bütün kumlara
ah ne güzel diyor "ama sen sorumlusun" Galiba bugüne kadar duyduğum en naif "ama" kelimesi burada kullanıldı. 🙂
Sunset Park'in bu kapagi cok hos ama Amerika baskisindan bana ulasan kopyanin kapagi da benim cok hosuma gitti:
http://us.macmillan.com/sunsetpark
Merhaba,
Biz arkadaşlarımla bir araya gelip bir kitap okuma kulübü kurduk. İlk toplantımızı da haftaya yapacağız. İlk kitabımızı Paul Auster'in Sunset Park'ı olarak belirledik. Şu an, 6 kişi harıl harıl Sunset Park okuyoruz. Her zamanki Paul Auster işte, absürt kurgusuyla sürükleyici. Okurken sayfa saydırmıyor insana. Grubumuzla sizin yorumlarınızı da paylaşıyor olacağım. Selamlar.
Ben de "acıtır"a düştüm, "adalar"da kaldım:)
Geçen yıl Görünmeyen'i yayınlanır yayınlanmaz alabilmek için nasıl sabırsızlıkla beklediğimi hatırlıyorum. Sonra keyifle,bir solukta okuyuşumu. Hemen ardından Siri Hustvedt'ın Sevdiklerim'ine kadar uzanan meraklı yolculuğu… Eser her zaman yazarına cok benzemeyebiliyor fakat P.Auster okudukca, dinledikçe kendisinden izler bulunan, buldukça da kendisini merak ettirenlerden benim gözümde.
Sonrasında nasıl bir günlük koşuşturmanın içine girdiysem tamamen unutmuşum varlığını.
Dün tesadüfen bir kitapçıda Sunset Parkı'ı görünce acaba bilmediğim eski bir kitabının cevirisimi diye düşünürken yeni çıktığını öğrendim, orijinalide yanındaydı. Sevdiğim bir ardakaşımla karşılaşmış gibi oldum birden.
Bugün sizde de görünce dayanamadım,yazmak istedim. Teşekkürler hayata renk katan güzel paylaşımlarınız için… ''Sen'' dende haberdar oldum böylelikle, İlk fırsatta dinleyeceğim… Sevgiler…
Kitap önerileriniz bundan sonra ne okusam kararsızlığını yaşamamamı sağlıyor çok teşekkür ederim. Ayrıca Adana'ya geleceğiniz için de teşekkürler.
bülent ortaçgilin kötü bir iş yaptığına hiç bir zaman tanıl olmadın bu albümüde süpperr.http://mirsadaningunlugu.blogspot.com/
merhabalar.Blogunuz 23 Ocak tarihli Habertürk gazetesindeydi..Gözünüzden kaçmış olabilir diye yazmak istedim.İsterseniz,sakladım ben o gazeteyi..