Kahraman: Bertrand Russell

Ne şu koca yaşlı dünyanın derdi biter, ne de şu tedirgin
insanların sonsuzluk karşısındaki korkuları. Her bunalım dönemi, ardından
düşünsel ve ruhsal bir arınma ihtiyacıyla çıkagelir. Yeni dünya düzeni,
bitmeyen bunalımlara merhem olması ve o arınma ihtiyacının karşılanması için hap
haline getirilmiş araçlarını sunmaya devam eder. Kadim bilgilerden, dinlerden,
sosyal bilimlerden devşirilen birkaç süslü cümleyle her gün yeni bir yemek yapar.
Yemek soğuyup tatsızlaşınca içine hemen biraz baharat katılıp yeniden piyasaya sürülür.
Kişisel gelişim, kuantum, new age tanımlamaları havada uçuşur. Oysa bütün bu
karmaşanın içinde, toza dumana yenik düşmeden ilerlemenin olanakları düşünce
tarihinin sayfalarında, felsefenin yapı taşlarında ve matematiğin zihin açıcı
dinamiklerinde yatmaktadır.

Logicomix, 2009 yılında yayımlandığında hem felsefe ve
matematik üstüne düşünmeyi sevenler hem de çizgi roman tutkunları tarafından
ilgiyle karşılanmıştı. Yunanistan’dan gelen ve Apostolos Doksiadis ve Hristos
H.Papadimitriu
’nun yazdığı, Alekos Papadatos tarafından resimlenip Annie Di
Donna
tarafından renklendirilen bu kitap o yıl bütün dünyada çok konuşuldu,
Treviso Çizgi Roman Festivali’nden “En İyi Çizgi Roman” ödülünü aldı.
Yazarların ve çizerlerin de romanın kahramanları arasında yer aldığı, kendi
üretim sürecini anlatının bir parçası haline getiren, bu süreçteki
tartışmaların çerçeve hikayeyi belirlediği bu çizgi roman kendi eleştirisini de
sıklıkla yapan bir anlatıma sahip olmasıyla da dikkat çekmişti. Bu yoğun
ilginin bir diğer nedeni de çizgi romanın kahramanın 20.yüzyılın en önemli
matematik ve felsefe dehalarından biri olmasıydı: Bertrand Russell.

Logicomix, şimdi Albatros Kitap etiketiyle ve Özge Özgür’ün
çevirisiyle Türkçede. Çizgi roman, Russell’ın hayatına odaklanırken bir yandan
yirminci yüzyılın önemli dönemeçlerini fona alıyor bir yandan da Eukleides’ten
Turing’e matematiğin ve mantığın önde gelen, çığır açan isimlerinin
düşüncelerine vurgu yapıyor. Bertrand Russell’ın çocukluğu, gençliği, matematik
ile tanışması ve yoğunlaşması, Russell Paradoksu’nu ortaya çıkarması, Alfred
North Whitehead
ile Principia Mathematica’yı yazması, Wittgenstein ile
çalışmaları, barış yanlısı eylemleri ve çok daha fazlası oylumlu anlatının
sayfaları boyunca ilerliyor. Bu son noktanın özellikle önemli olduğuna
inanıyorum: Savaş çığırtkanlarının cirit attığı bir dönemde Russell’ın savaş
karşıtı duruşu ve bir vicdani retçi olarak yaşadıklarını okumak önemli. Zaten
hikayemiz, ünlü düşünürün 4 Eylül 1939’ta, yani Nazi Almanya’sının Polonya’yı
işgalinden üç gün sonra, bir Amerikan Üniversitesi’nde yaptığı konuşmayla
başlıyor. Bu noktada Logicomix’in yaratıcılarının kitabın sonundaki itirafına
da kulak vermek lazım. “Kahramanlarımızın çoğu gerçek kişiler olsa da,
Logicomix kesinlikle bir tarih çalışması değildir; böyle bir amacı da yoktur.
Logicomix bir çizgi romandır.”

Logicomix’in senaryo başarısı Russell’ın hayatını merkeze
alan yapısında kurabildiği çeşitlilikten kaynaklanıyor. Elbette okuması zorlu
bir konuda, bilgi birikimi ya da yoğun ilgisi olmayan okuru yoracak bir
bağlamda ilerliyor hikaye. İşte bu zorluğu aşmak konusunda da yazar ve
çizerlerin kendilerini dahil ettikleri (hatta eleştirdikleri) üst hikaye devreye
giriyor. Ayrıca okuma temposunu artıracak bir grafik anlayışın tercih edilmesi
de çizgi romanın artıları arasında. Matematikçi ve bilgisayar uzmanı
senaristler kendi alanlarına kapanıp kalmasalar ve başta Russell olmak üzere,
sayfalar boyunca karşımıza çıkan dahilerin “insani” yönlerine daha çok vurgu
yapsalar, eminim ki kitabın okurla buluşması daha sıcak olurdu. Aynı şekilde
matematik ve mantık yolculuğunu, tarihsel bağlamla ve dönemin ruhuyla
ilişkilendirmek konusunda da daha net olabilirlerdi. Çünkü hikayenin böylesi
bölümleri, felsefi metnine daha net bir şekilde odaklanmamızı sağlıyor. Kitabın
büyük bir bölümü Principia Mathematica’nın yazılma sürecine ayrılırken, Batı
Felsefesi Tarihi
’nin yazılış dönemlerine ne yazık ki gelinemiyor örneğin. Aynı
şekilde Russell’ın felsefi aydınlanma anları parlatılırken, dört evliliği,
deliliğin sınırlarını gören hayatı, şizofreni ve intiharlarla dolu aile
hikayesi, yeni bir eğitim sistemini denediği Beacon Hill  günleri daha yumuşak karelerle geçiyor.
Kişisel olarak beni en çok Ludwig Wittgenstein’in hikayeye girmesiyle başlayan
bölümlerin etkilediğini itiraf etmeliyim. Hatta buradan yola çıkarak şunu da
söylemeliyim; keşke Logicomix yaratıcı ekibi, Wittgenstein ve Alan Turing
hakkında da birer çizgi roman hazırlasa.

Ne diyor Apostolos Doksiadis: “Matematik ve çizgi roman, yağ
ile su gibidir, asla karışmazlar.” Bu sözünü Logicomix’in satırları arasına
sıkıştırarak bir çeşit “Yalancının Paradoksu” yapıyor elbette. “Yalancının
Paradoksu nedir?” diyenler ve çok daha fazlasını öğrenmek isteyenler bu çizgi
romanı okumalı. Çünkü savaşla, açlıkla, sömürüyle ve yalanla beslenen şu eski
dünyanın ürettiği pislikten arınmanın tek yolu düşünce. Bizi düşünce tarihinin
önemli bir evresiyle buluşturan Logicomix daha uzun yıllar konuşulacak bir
çizgi roman.

 

Comments (1)

Selam,

Yapay zeka dolayısıyla Eksiklik Teoremi hakkında, oradan da Gödel, Russell ve Logicomix'de temas edilen daha bir çok konu ve kişi hakkında bir şeyler okuma fırsatı bulmuştum önceleri. Bu yüzden böyle bir çizgi roman okumak benim için gerçekten çok zevkli idi. Şu hayatta çok sevdiğim birçok adamı çizgi roman karakteri olarak görmek, üstelik hepsinin bir arada olduğu bir öyküyü okumak, yani böyle bu kitabı yazanlara, çevirenlere bir sarılma isteği uyandırıyor bende. Bir çizgi roman ki içinde Gödel, Turing, von Neumann, Boole, Hilbert, Cantor daha mantık, matematik, bilgisayar dünyasından bir çok karakter olsun.

Çizgi roman dünyası için bu kitabın önemi nedir doğrusu bilmiyorum. Öyküyü mü, karakterlerin çok farklı bir dünyadan seçilmiş olmasını mı, flashback'leri mi çok sevdiler emin değilim. Belki en çok benim gibi "kendine referans" vermesini sevmişlerdir. Ancak sanıyorum çizgi roman okurları için de, benim gibi bu öyküye malzeme olmuş konulara ilgi duyan çocuklar için de gerçekten çok sevilecek bir çizgi roman. Kaldı ki ben çizgi roman okuma alışkanlığı olan biri de değilim. Bunun dışında çevirme sırasında çizimler de yapılan çevirileri özellik başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Yazanlara, çizenlere, çevirenlere, haberdar edenlere içten teşekkür ediyorum.

Afşin

Leave a comment