Basın bültenleri Avrupa gazetelerinde çıkan “Hollanda’nın Norah Jones’u” tanımlamasını parlatmaya çalışıyor. Oysa gereksiz pırıltılara yaslanmadan, olanı aktarmak yeterli. Olan ne mi? Karsu, müzik yapmayı seviyor. Çok kişiye ulaşmak, alkışlanmak konusundaki isteğini de gizlemiyor. Sezen Aksu’ya hayranlığını dillendirirken cidden nefesi kesiliyor. Şarkıları düzenlerken aklına gelen ritmleri anında masaya vurarak çalıyor. Yetmezse ağzıyla bossa-nova ritmleri çıkarmaya başlıyor. Kahkaha atıyor. Şaşırıyor. Kendisinden “biz” diye bahsedip, her albüm çıkarışında prodüktörüne methiyeler düzen “mecburcular” gibi konuşmuyor.
Karsu Dönmez ile, radyo stüdyosunda tanıştık. Sevin Okyay ile hazırlayıp sunduğumuz “Köşe Bucak” adlı programa konuk oldu. Bu duyguları bırakıp gitti. Sevin Abla “Kadife gibi söylüyor bu kız,” dedi. Ben de “Şaşırmış gibi yapmıyor, cidden şaşırıyor, ne zor şey artık cidden şaşıran bir insan bulmak,” dedim.
Yorumlarıyla da şaşırtıyor. Şu aşağıda dinleyeceğiniz türkü o kadar çok kişi tarafından yorumlandı ki. Kimileri harikaydı, kimileri sıradan. Karsu ve arkadaşlarının yorumunu da seven oolur, sevemeyen olur; orası ayrı. Ama ortak bir noktada buluşulabilir; bu gencecik kadronun, göz temasıyla-hissedişle türkünün içinde oluşu, müziği “şimdi ve burada” yaşayışları mükemmel. Şarkının iniş çıkışlarında, ikinci sese girişlerde, grup uyumunda o kadar hissedilir bir doğallık var ki. “Grupla çalarken, gözlerine baktığımda ne istediğimi anlamalılar,” demişti Karsu. Burada da bakıyor ve anlatıyor. Müge Alpay’ın su gibi vokaline ve grubun dengesine de ayrıca dikkat.
Karsu Dönmez ve arkadaşlarından, Kazım Koyuncu’ya bir selam…
allah allah!! chopin den türküye… pırıl, pırıl sesler, gençler, yetenekler. Gezi gibi insana ümit ve yaşama sevinci veriyor.
Hep böyle iyi, güzel, başka bir şeyle tanışmak, bir hayretten diğerine uçuşmak gerçekten bağ oluşturup bağlayan şey sanıyorum.
hayatı da hayat yapan şey bu galiba.
nefret ettiğim yeni "türkçe" klişelerden biri buraya uyardı ama onu hemen atlıyorum. Kısaca;
teşekkürler…
Müzikal özgünlüğünün yanı sıra ben de Karsu'yu çok samimi buldum. Bu samimiyeti direkt müziğine yansıyor, ne müziği ne kendisi bencil. Umarım konfor merakı da geç gelişir, belli olmaz belki de gelişmez.
sizin yazılarınızı okumayı seviyorum. hepsi güzeller …