Kasaba iç sıkıcıdır… Peki ya dünya?

Carson McCullers
(1917 – 1967)

Carson McCullers, Türkiye’de çoğunlukla ilk romanı Yalnız Bir Avcıdır Yürek ile bilinir. Yirmi üç yaşındayken yazdığı bu roman ona edebiyat dünyasında saygın bir yer kazandırmıştır. Karamsar ve sıkıntılı bir hayatın, eşi bulunmaz kahramanıdır McCullers. Yalnızlığın belirgin ve sorgulayıcı karşılıklarını bulmuş kalemlerdendir. O sessizlik, o dilsizlik özelleştirir bütün satırlarını.

Küskün Kahvenin Türküsü‘ndeki Jokey öyküsünü okurken, Yalnız Bir Avcıdır Yürek düştü aklıma. Ankara’daydım okuduğumda. Hatırlıyordum hatırlamasına da, açıkçası net bir sahne ya da söz yoktu aklımda. “Hangi satırların altını çizmişimdir acaba?” merakıyla aradım ama bulamadım kitabı. Yıllar öncesinden gelen kitaplarla böyle bir ilişkim var; altı çizili satırları görünce kitabı, okuma anımı, hatta giderek hayatımın o dönemini hatırlıyorum. Kitabın üstündeki çizikler ya da notlar, o zamanlar elimde olan kalemi bile hatırlatıyor kimi zaman -abartmayayım, bu sadece bir iki kere oldu. Ama Carson McCullers okumasında bunu başaramadım. Taşınmalarda -ve özellikle büyük iki taşınma sırasında- kaybolan kitap kolilerinde gitti o hatırlama şansı demek ki. Yazık.

Ama dövünerek zaman kaybedecek değilim. Küskün Kahvenin Türküsü, McCullers’la yeni bir ilişki kurmak için iyi fırsat oldu. Çoğu zaman, Jokey’in tükürdüğü gibi tükürmek istiyorum ben de insanlığın dokunulmaz dünyalarını kapladıkları halılarına. “Kasaba iç sıkıcıdır,” diye başladığında kitap, hemen fısıldıyorum yazarın kulağına: “İç sıkıcı olan dünya!”

Özellikle kitaba adını veren uzun öyküyü tavsiye ederim. Öykü dünyası kurmayı tek bir merkezden bakarak “sınırlandıranlara” Güney’in karanlığından bir cevap resmen. Her bir cümle, yapış yapış-nemli sıcakta, bir bardak viskiye konur konmaz eriyen buz gibi akıyor okurun zihnine. Şehir-insan ilişkisinin sorgulandığı ve kasaba merakının bu eksende parlatıldığı bir zamanda, McCullers edebiyatının diyeceği çok şey var. Yalnızlığa da iyi geliyor, öfkeye de.

Bilen bilir, yazmaya karar verdiği on beş yaşında Lula olan adını Carson yapar McCullers. Kararına saygı duymakla birlikte onu çocukluğunda çağrıldığı isimle selamlıyorum. “İç sıkıcı olan, dünya Lula!”

Comments (3)

umarım yalnızlığa ve öfkeye iyi gelir. okunacaklar listesine bir kitap daha ekledik demektir. sizin tavsiyelerinize güvenmek lazım:))

suan canim SIKILIyordu zaten" ic SIKICI olan "bazi insanlar" , dunyaya suc bulamiyorum o kendini sunmus biz insanlar her varliga eziyet ettigimiz gibi onu da "cope" cevirmeye bir sekilde devam ediyoruz bu da yetmiyor savaslarla kirmizi maskeler takiyoruz…

okurken kendi "bunakligim" geldi aklima , lisede kitabevinde calisirken daimi bir ziyaretci elindeki kitabi gosterip kiziyordu kendi kendine sesli ve hirli " sayfanin kulagini bukmus bir okuyani" ben kucuk yapiskanli renkli not kagitlari kullaniyorum genelde ,incitmemek adina…

siz yazdiginizda kitap elimde olsaydi dedim, bu kadar kucuk yasta kitap yazabilmekte ilginc geldi.firsattan istifade kitabi bana da gonderir misiniz:)

icim acildi gulucuklendim 🙂

Benim bu kadının adını merak ettiğimi biliyor muydunuz peki? Hem de bu hafta. Çok tuhaf. Çok güzel. Çok mutlu oldum, teşekkür ederim…

Leave a comment