“Hayvanları, özellikle de kedileri sevmeyen bir insan tümüyle sevgisizdir, insanları da sevemez.” Kedi tutukunlarının sıklıkla tekrar ettiği bir sözdür bu. Hatta geçenlerde tanık olduğum bir kedi sevmek-kedi sevmemek tartışmasının da merkezindeydi. Onlar tartışırken ben gurultular çıkararak çayımı içiyordum.
Ben kedileri çok severim. Bu nedenle sevmeyenleri daha iyi anlamaya çalışıyorum. Geçenlerde Giovanni Scognamillo ile konuşurken “Sizi ne korkutur?” diye sordum. “Sadece kediler,” dedi. Basit bir çekingenlikten değil, düpedüz korkudan söz ediyor üstad. Şöyle basit bir internet araştırması yapınca karşıma çıkan bilgiyi paylaşayım bu noktada. Kedilerden korkmaya “Ailurofobi” deniyor. Bu maddenin karşısındaki not şöyle: “Fobinin ortaya çıkış şekli, kişiden kişiye değişebiliyor. Bazı insanlarda özellikle çocukluk çağında yaşanan travmalar, yetiştirilme, genetik kodları aktif hale getirip büyütüyor. Freudyen yaklaşımda, özellikle ebeveynlerden biri veya ikisi ürkütücü ise çocuk ondan çok çektiyse, bu öfke ve korku bastırılıyor ve sembolik bir hayvana dönüştürülüyor. Bazı insanlar bunu özellikle kedilerde sembolleştirir. Bu tür vakalar iyi incelendiğinde kedi korkusu olarak dışa vuran korkunun aslında özellikle baba ile sorun yaşayanlarda ortaya çıktığı görülür.”
Elbette böyle bir korkuyu hemen Freud’a dayandırmak ya da başka nedenler aramak gerekmiyor. Ben kedileri nasıl seviyorsam, birilerinin de sevmeme hatta korkma hakkı ve özgürlüğü vardır. Burada ince çizgi, kedi sevmeyenlerin de, sevenlerin hak ve özgürlüğü konusunda aynı cümleyi söylemelerinden geçiyor. Kendilerini canlılar piramitinin en üstüne yerleştirip tabana doğru sevgisizliklerini artıranlarla bu konuyu konuşmak neredeyse olanaksız.
Tarçın‘ın beklenmedik ve hüzünlü vedasından sonra Cambaz girdi hayatımıza. Çok oyuncu, hareketli ve kelimenin tam anlamıyla cambazlık yapmayı seven bir kedi. Kediye has başına buyrukluğa, çocukluğun getirdiği hoyratlığı da ekleyince elde tutulamaz bir karışım çıkıyor ortaya. Her an bir oyun yaratabiliyor kendine. Bunu söylediğimiz dostlarımızın bazıları, bu aralar bize ev ziyareti yapmaya pek hevesli olmuyor. Gayet iyi anlıyorum bu tedirginliği.
“Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri” adlı öykümün eskiz defterindeki ilk yazımlarında, anlatıcının bir kedi olmasını düşünmüştüm. Hatta adı da farklı olacaktı öykünün; “Ben Marsel Bey”. Aşkı Marsel isimli bir kedinin gözünden yazmak istemiştim. Geçen yıllarda, defalarca yeniden yazıldı öykü ve sonuçta başka bir rotaya girdi. “Kara Kedinin Gölgesi” ise benim için adıyla, içeriğiyle başka anlamlar taşıyan bir kitaptır. Kitaptaki “Öylesine Sessiz” öyküsü de, yine bir kedinin ruhundan düşmüştür satırlara. Öykülerimin kedilerle olan ilişkisinde en kalıcı isimlerden biri de Goncagül. “Bir de Baktım Yoksun”daki “Sarmaşık” öyküsünün merkez karakterlerinden Goncagül.
Ben bu satırları yazarken Cambaz, bir kurşun kalemi yuvarlıyor yerde. Kalemlerle oynamayı çok seviyor. Kedisiz bir hayat düşünemeyen ben, o kalemin yuvarlanma sesini dinleyerek yazmayı seviyorum. Kedi sevmeyenleri anlamaya özen göstererek, kedileri sevmeye devam edeceğim.
Peki siz kedileri sever misiniz?
Doğrudur,kedileri de insanları da sevmem -.-
Küçükken benden 2 yaş büyük ablamın gözünü bir kedi tırmalamıştı. O günden sonra annemin korkutmasının da etkisiyle kedilere pek yaklaşmadım. Ama büyüyünce hayvanlar hakkında daya ayrıntılı bilgi edindim. Tam her şey yoluna girmişti ki, bu defa bir test sonucunda kedilere karşı alerjim olduğu ortaya çıktı. Gerçekten de kedi olan bir mekanda bri süre kalırsam boynumda, kollarımda ciddi şekilde kızarma ve şişme oluyor. O yüzden şimdilik uzaktan merhabalaşıyorum kedilerle. Ama ben zaten bütün hayvanları seviyorum. Kedileri niye ayırayım? 🙂
Güzel bir yazı olmuş. Eline sağlık Yekta!
Kediler ile bir alıp veremediğim yoktur ama doğrudan sorulan bu soruya "Hayır, kedileri sevmem" diye cevap vereceğim. Çünkü kedileri sevmek ile örneğin köpekleri sevmek arasındaki -bana göre- bariz fark bu noktada beni yönlendiriyor.
Kediyi sadece bir hayvan olarak severim ancak bunun doğadaki herhangi bir balığı, kuşu, yılanı yada atı sevmemden bir farkı yoktur. Diğer taraftan köpekleri bir arkadaş gibi sevebilirim.
Sanırım "kedi insanı" ve "köpek insanı" arasındaki süregelen bu tartışmanın geri planında da çoğunluklukla aynı hikaye bulunuyor. Belki de soruyu değiştirmek gerekiyor.
Kediden arkadaş olur mu?
Yanıtım ise; bence olmaz. (:
kedileri bu kadar sevdigimi eve bir kedi alana kadar bilmiyordum. sevmeyenlere birsey diyemem ama korkanlara saygi duyuyorum. kediden korkan bir misafir geldiginde Tarcin, i kapali kapilar ardinda sakliyorum. Aslinda Tarcin da kendisinden hoslanilmadigini cok iyi anliyor, bu gibi durumlarda evin bulunmaz koselerine saklaniyor. Ben kedileri cok seviyorum:)gurrrrrr
nasıl sevmem o sevimli yaratıkları:)hayatımıza birçok kedi geldi geçti.şu an ''simba'' var.iki buçuk aylık siyam.yaramazlığın sonucunda geçirdiği küçük bir kaza yüzünden ameliyat oldu,yaşamımın ve çocuklarımın yaşamının anlamı oldu:)kedi sevmeyenleri anlamıyorum,anlamak istemiyorum:çünkü onların yaşam alanlarını biz daralattık.konuşmaya hakkımız yok,ayrıca onlara tiksinerek bakanlar onlar kadar temiz bir şeyi göstersinler bana…
Ben hayvanların tamamını severim.. Kedilerden korkarım, doğru! Bir sene Kuşadasında tatil için teyzem ve eniştemin yanına gitmiştim. Evlerinde yaklaşık olarak 3 tane ev kedisi var. Ayrıca bir oda ve balkon sadece sokak kedilerinin. Ev kedilerinden psikopat olan Maça odandan odaya geçişimi kapatır, gece uyutmaz.. Evde misafir sevmezmiş. Sağ olsun o kediden sonra kedilerden korkmaya başladım. Ama ayrıca çok da severim.. Değişmez yani bu kural. Benim asıl gözlemediğim bir durum var, bunu hep merak etmişimdir. Bazı kedi severler sadece kedi severler! 🙂 Hepsi için söylemiyorum ama öyle bir halleri var ki sanki başka hayvanlar acı çekmez, sanki başka hayvanların sıkıntısı yokmuş gibi sadece ve sadece kedilerle ilgilenirler, hayatta kedilere laf edemezsiniz filan falan.. sinir oluyorum bu duruma ben! 🙂
Kedileri sevmeye gözü açılmadan annesi köpekler tarafından parçalanan BADEM'imi bana getirmeleriyle başladım.. Doğum pisliğini attırabilme için ıslak pamukla 36 saat uyumadan karnına masaj yaptım, kuru mamaya başlayana kadar her gün ve gece 3 saatte birr kalkıp biberonla besledim. Biz bademle dost olduk, anne oğul olduk, bazen kedi-köpek olduk ama "bu canlıdan ne öğrendin" deseler "karşılıksız sevgiyi öğrendim en çok da ne kadar karakter sahibi canlılar olduklarını" derim.
Tüm hayvanları severim ama kedileri başka… "kulu köpeği olmak" "köpek gibi peşinde dolaşmak" vs vs bu deyişlerin hiçbirisini kedilere uyarlayamazsınız, haa "kedi gibi nankör" derler ama ben birşeye üzülürken benimle birlikte gözyaşı döktüğüne şahit olduğum kedimin nankör olduğuna kimseler beni inandıramaz..
hayvan- kedi sevgisinin hemen insanları sevebilme yetisi ile özdeşleştirilmesini doğru bulmuyorum. dahası insanları sevmenin bir kriter olarak kullanılması ya da gerekliliği konusunda da şüpheliyim.
Kedileri çok severim, insanları sevdiğimi o kadar rahatlıkla söyleyemem. İnsan sevmenin ulaşılması gereken bir ruh hali olduğunu ve hayvan sevmenin de buna ulaşan basamaklardan biri olarak algılanmasını temelde sakat ve gerçek sevgiden uzak buluyorum.
Ben hayvan korkusuna ters tepki verip bütün kedi ve köpeklerden korkarken birden bire hepsine aşırı bir sevgi beslemeye başladım. Öyle ki yolda görünce gidip sevmeden, yolumu değiştirip bakkala uğramadan duramıyorum, bırakıp giderken üzülüyorum çoğu zaman. bu nasıl açıklanıyor bilemiyorum ama onlara insanlardan daha çok ihtiyacım var sanırım bunu keşfettim. Sadece hislerle kurulan çıkarsız bir durum.
Leonardo da Vinci kediler için, ''doğanın başyapıtı'' demiş.Kedileri sevmek ayrı bir bakış getiriyor insana.Bu konuda bir kitaplık oluşturmaya başladım ben.İsteyenlerle kitaplarımı da paylaşabilirim.Korkusu olanları da anlamaya çalışıyorum.Nefretle karşılamıyorum.Nedenlerini bulup korkuyu yoketmeye çalışmak en güzeli
kedilere ve diğer hayvanlarada bayılırım, yemek yerken yamacıma gelen kediler olunca o yemek boğazımdan geçmez…
27 yaşımdayım ve bugüne kadar,kendimi bildim bileli bizim evden hayvan eksik olmadı.4 yaşındayken köpek mi ısımadı. Kediler yüzümde tırmık izlerini mi bırakmadı neler neler… Ancak anneniz size tokat attığında ona karşı fobiniz mi oluşuyor? Aksine ben onların neden agresifleştiklerini düşündüm, onları daha iyi anlamaya çalıştım.Sevmeyenler, onlarında bizden çok farklı olmadığını anlayabilirlerdi aslında biraz gözlemleyerek. Karın tokluğu, güvenli bir mekan ve sevgi değil mi hepimizin derdi!Her türlü derdini sadece gözününüzün içine bakarak "miyav" diyerek anlatmaya çalışan bu sevimli dostlarımıza sempati duymak pek de zor olmasa gerek. Totalde evde 3 kuş 7 balık ve 6 kedi beslenmiş bir evde yaşıyorum. Şu an 2 adet kedim kaldı ve çok sevdiğim Paşam zor günler geçiriyor. Sevgileri çok büyük ama kaybedince acıları da.Mesela şu an Caddebostandaki dükkanımın önündeki kedinin su arayışı içinde olduğunu düşünüyorum ve müsaadenizle ona bi kap su koymaya gidiyorum. Evet bunu da unutmamak lazım…
Meandshadows dedi ki;
Kedim olmadığı her hangi bir yılımı hatırlamıyorum. Her kedimin ayrı bir karakteri ve ayrı, kendine özgü yaşam hikayesi olmuştur. Bir bakıştan anlayan, düşünebildiğinden şüphelendiğim kedim de olmuştur, çok acıklı hikayesi olan kedilerim de. Bazı kedilerim sadece kedi idi tıpkı bazı insanların sadece insan olduğu gibi. İçlerinde farklı ve özel olanları da vardı, unutulmaz kedi hikayelerinin baş kahramanı olarak zamana patisiyle imza atan da. Hayvanlar alemini seviyorum, en acımasız hayvan olan insan dahil…
kedileri çok seviyorum ve onlara büyük hayranlık besliyorum. Bu denli kişilikli, estetik ve nevi şahsına münhasır canlılara ancak hayran olunur. Dün bir haber vardı, Şanlıurfa'da yavru kediyi haşlayıp patilerini kesmiş canavarlar. O kedinin gözleri, o ifadesi aklımdan çıkmıyor. Bir canlıya bu acıyı reva görmek nasıl bir ruh hastalığıdır? Çok üzgündüm dünden beri, yazınız iyi geldi.
sevmemek demiyelim de korkmak diyelim. etrafımda o kadar çok kedi besleyen insan var ki, ve o insanları o kadar çok seviyorum ki, onları evlerinde ziyaret edemiyor olmam beni üzüyor. o insanlar da beni sevdiği için, sen gel biz kediyi kapatırız diyorlar ama ben de kediye kıyamıyorum işte, benim yüzümden 3 saat bir odada kapalı kalması haksızlık. bu yüzden kedisi olanlarla dışarıda buluşuyorum ben de, ne kedicikler mutsuz oluyor ne de ben kalp krizi geçirecek kadar korkuyorum. kısacası, korksam bile hayatlarına oldukça saygılıyım kedilerin ve kedi severlerin.
6 yaşımdan beri bir kediyle büyüdüm. Şunu biliyorum ki kediden, insandan olduğundan çok daha iyi dost oluyor. Çocukluğumun çok büyük bir zamanını kedimle geçirdim ve bu sene ocak ayında son nefesini de ellerimin arasında verdi. Kedilerle çok uzun vakit geçirince çok iyi anlıyor insan, onların duyguları olduğunu ve "bilimsel" iddiaların aksine gayet düşünerek hareket ettiklerini. Ölen kedimle sadece bakışarak bile anlaşabiliyordum. Kıyaslamak çok da manalı değil ama insanlarda bu kabiliyet çok nadir mesela.
Her birinin apayrı karakterleri olduğu çok aşikar bana göre. Bakışlarından, tavırlarına kadar her biri ayrı ayrı davranışa sahip. Türlerine özgü ortak huyları olduğu da kesin ama kediler kesinlikle insan seçer. Özellikle sahip belledikleri insana sonsuz bir sevgi ve sadakat beslerler. Kediler için yakıştırılmış nankörlük vesaire gibi sıfatları hiç doğru bulmuyorum bu yüzden. Bir kedi size kötü davranıyorsa, hem o kediye yaklaşımınızın dürüstlüğünü hem de o kedinin sahibiyle olan ilişkinizi gözden geçirin derim. Zeki bir kedi rol yaptığınızı ya da samimi olmadığınızı hemen anlar. Aksi takdirde size güvenmişse asla tehditkar davranmazlar.
Tüm hayvanları çok seviyor ve onlara saygı besliyorum. Sadece sevmeye-yaklaşmaya cesaret edebildiklerim ve edemediklerim var. Benim için tek ayrım bu. Sevmek, mutlu olabilmek ve mutlu edebilmek için en temel duygu bence. Bunu hayvan sevgisi, insan sevgisi ya da kedi sevgisi diye sınıflandırmaya gerek bile yok. Sevginin süzgecinin böyle bir ayrıma sahip olduğunu düşünmüyorum.
Kendimi bildim bileli kedileri çok severim. 5 yaşımdayken kedimiz Sarı'nın kuyruğunu çekmiştim ve sol elimi parçalamıştı, ama ben buna rağmen kedileri sevmekten hiç vazgeçmedim. ayrıca ne kadar empati kurmaya çalışsam da kedileri sevmeyen insalardan (korkanlardan değil) hoşlanmıyorum. İletişim kurmaya çabalasam bile er ya da geç kedi sevmeyenlerle ters düşerim.
Benim sevemeyeceğim kedi yoktur, insan ise çok azdır
Ek getiriyor ve diyorum ki, "hayvanları ve çocukları" sevmeyen her kimse, ondan çekinir ve korkarım!..
biz kedileri severiz de kedilerin pek insanları sevdiğini düşünmüyorum. daha doğru kelime "güvendiğini" de olabilir…
Ah kediler sevilmez mi? Evdeki iki kedim benim bu dünyadaki en gerçek iki dostum. Hele canım sıkkınsa kucağıma gelip "evet biz seni anlıyoruz, sıkma canını bu da geçer" der gibi bana bakmaları yok mu herşeyi unutturuyor. Kediler güzeldir, kedili yaşam daha da keyiflidir. Kediniz öldüğünde başka bir kedi almayı düşünmez misiniz diye sormayı düşünmüş ama çekinmiştim. Ailenize yeni bir kedi kattığınıza çok memnun oldum. Birlikte uzun yıllar mutlu bir şekilde yaşamanız dileğiyle. Sevgiler…
6-7 yaşlarında bir çocuk var oturduğum mahallede. Yavru kedinin bacaklarını ayırmaya çalışırken yakaladım, kediyi aldım elinden, oturttum çocuğua da yanıma konuştum biraz ve anne babasının devamlı dövdüğünü öğrendim. Konuşup şakalaşarak, oynayarak, kedilere mama su verirken yardımcı olmasını isteyerek, elimden geldiğince onu da seven birilerinin olduğunu göstermeye çalıştım. Artık ben yardım istemesem de kedilerin sularını tazeliyor, diğer arkadaşlarını uyarıyor.
Buna benzer başka olaylar da yaşadım. Sonuçta çocuklukta ev içinde fiziksel-duygusal şiddete maruz kalmış, sevgi ihtiyacı tatmin edilmemiş bireylerin, kendi mutsuzluklarını kendilerinden zayıf canlılara yansıttıkları düşüncesine ulaştım.
Çocuklar duygularını yanlış yansıtabilirler, bir yere kadar onların hayvanlara uyguladıkları şiddeti anlayabilirim. Ama yetişkin bireyin, kendisine muhtaç bir canlıyı sevmemesini anlayamam. Sevgi yoksa merhamet de yoktur. O yüzden de hayvanları sevmeyen insana hayatımda yer vermem.
Sorunuza cevabım ise, elbette ki "Evet" olacak 🙂 Genel olarak her canlıyı, özel olarak ise… her canlıyı severim.
Şu an klavyeyle aramda oturup ağzındaki poşeti elime tutuşturmaya çalışan kara kızım, biraz daha oynamazsam klavyeye oturacak, oynamaktan başka çarem yok 🙂
Size sevgilerimi, Cambaz'a mıncırmalarımı gönderiyorum 🙂
Arkadaşımın evinde bilmeden onun koltuğuna oturmuşum. Yanıma gelince sevmek istedim ve fena dayak yedim. Meğer evdeki yardımcı onu sürekli dövermiş, bu yüzden elini uzatana saldırırmış. O günden beri tanımadığım kedilerden çekinirim.
Kedinin nankörlüğü şu bence. Yeterince ilgi görmediği hissine kapıldığı an sizi bırakabilir. Seçeneği varsa kendisine başka bir ev seçer, yüzünüze bakmaz. Kendi yavrularını evden atmadığı için sahibini terkeden bir kedi biliyorum ben.
Kedilerle büyüdüm. Rahmetli babaannemin ve dedemin bahçesinde beslediğimiz sokak kedileri ile hem de. Babam da annem de kedi beslemiş insanlar. Ama itiraf etmem gerekirse, ben daha çok bir "köpek insanı"yım. Köpeğimiz Bounty'nin varlığı ve malesef şu an yokluğu o kadar çok şey ifade ediyor ki; bunu ancak hayatının bir döneminde bir canlı besleyen bilir.
Bu arada, sanırım çok küçükken dedemlerin bahçesinde üzerine "su tutup da şakalaştığım" kedilerin ruhunun geçen yaz gazabına uğradım. Bizim sitede, çöpümü atarken, yaramaz bir kedicik, arka bacağımdan beni ısırıp, üstüne boydan boya bacağımı tırmaladı. Ben de o yaz günü, havuza gidecekken, devlet hastanesine gidip, kuduz ve tetanos aşılarımı olmaya başladım. Ve bu 5 hafta boyunca sürdü:( 5 hafta protein yiyemedim; çünkü bünyem alerji yaptı. Zaten alerjik bünyeli bir insanım, bir de üstüne kedilere alerjim olduğu tespit edildi! Bunları okurken "yok artık! abarttı bu da" demeyin! Vallahi hepsi gerçek! Ve kuduz aşılarımı olduğum süre içinde, bana kedileri sevdiren dedeciğimi kaybettim. Bu da en acı gerçek! Cenazesini kaldırdığımız gün, "yaptırmak zorunda olduğum" aşının acısı kat be kat daha büyüktür! Artık ne onlar, ne çocukluk anılarımın olduğu bahçe, ne de kedilerimiz var. Alerjim ve astımım olduğu için evde besleyemesem de; kedileri de köpekleri de "El Mayra" gibi sevmeye devam ediyorum!
Bu arada Cambaz'ın resmini twitter'da gördüm! Çok çok şeker maşallah! Ve cin gibi bakıyor, zeki ve karakterli belli ki:)
Ona sağlıklı uzun ve güzel bir ömür diliyorum.
ceviz evimizi eşnlendirene kadar babam kediler nankör olurculardandı, sonra bir gecede hayatımız değişti 🙂
kedi evin neşesidir, enerjisidir. hiç büyümeyen, çocukla ergen arasında bir kendini bilmez olur bazen, güzin abla gibi dert dinler ertesi gün, başını dizinize yaslayıp ağlayışınızı durdurmaya çalışır… kedi candan bir parçadır evinize yerleştiyse, giderken de o parçanızı alıp gider. ah kediler… sevilmez mi hiç!
şuna kesinlikle katılıyorum:kedileri severim ama ancak "hayvan" olarak…köpekleri severim kesinlikle "dost" olarak
Kedi sevgisi küçüklükten..anneannemden yadigar.."haşmet"le başlayan hikayemiz "gümüş" hanımla devam ediyor:)sevmeyenlere saygı duyuyorum ama genel anlamda hayvan sevgisi ile merhametli, vicdan ve sorumluluk sahibi olmak arasında bir bağlantı olduğunu da düşünüyorum içten içe..hatta özellikle karşı cinste dikkat ettiğim bir özellik kedi sevip sevmemesi:)kedilerin çok asil ve duruş sahibi olduklarına da inanıyorum..çoğu insandan (ne yazık ki) temiz oldukları da kesin..bu sevgiden kendilerini mahrum bırakanların çok şey kaçırdıklarını düşünüyorum:)
bence kedi-köpek ikilemi ülkemiz için lüks. hayvan düşmanlığının, sevgisizliğin ve tahammülsüzlüğün had safhada olduğu memleketimizde kedi olmakta köpek olmakta çok zor. bu aşamada kediyi de köpeği de ayırmadan sevmek ve kollamak lazım.
annem hayvanlar doğada yaşamalı, hayvana vereceğin sevgiyi insana ver, derdi hep. Çok eskiden bahçede bir köpek beselemeğe çalıştık o da olmadı, hala da bahcede gezinen kedileri kovalar (minderleri kirlettiği ve çiçekleri yediği için) kısaca kedi sevmez benim ailem. ben de çok uzun süre kedi sevemedim ama tepki olsa gerek son zamanlarda kedilere acayip bir yakınlık duyuyorum.
Çocukken hayvanlardan korkan bir çocuk olarak yetiştirilmedim ama kedilere de özel bir sempatim yoktu. Ta ki bir kedi sahibi olana kadar.
Türlü dertler, evinizi ona teslim edersiniz, tezgah da sahipsiz bardak bırakmak artık yasaktır, çıplak ayak evde dolaşmanızı istemez, efendim akşam tepelere bir kurulmalar, bir etrafı izlemeler, misafir geldiğinde bir afra tafral. Haspam…
Lakin anlamsız yere çok seversiniz, sürekli sevmek istersiniz ama bunda da bir kısıtlama vardır. O istediği zamanı size bildirir. Bir yandan "hoyt ben senin sahibinim be!" deseniz de, diğer yandan bu şahsına münhasır karaktere inanılmaz derecede bağlanırsınız. Köpek insanı, kedi insanı diye ayırmıyorum insanları ama kedi beslemiş insanlar ve kedi beslememiş insanlar olarak ayırabilirim. Kedi korkusundan kendini odaya kilitleyen arkadaşım, erkek arkadaşının kedi beslemesiyle, kendisine yavru kedi arar oldu mesela. Benim fazla tüylü kedim 10 yaşında ani kalp krizi ile bize veda ettiğinde (ki 1 yıl oldu sanırım) bir hayvanı bu kadar sevme kapasitem olduğunu daha önce farketmediğimi anladım. Özetle kediden kendinize dair bir şey beklemeyin, burada bir sadakat, bir itaat ya da bir bağlılık söz konusu değil. Bunları bir kenara bırakarak yaklaşın kediye. Sonra bir anda yakalayın, o sizi tırmalayana kadar da mıncırın, sevin böyle. Oh kedimi özlemişim. Teşekkürler Yekta!
sokaklardaki kedilerin kuyruklarının olmamasıyla başladı her şey. yaklaşık 14 ay önce alt bahçeye bir sarı yavru kedi düşmüştü.(sonradan öğrendim ki 2 ay dolunca anne kediler, yavrularını bırakıyor. ne acı.) sarıyla bir bağımız oldu, alt komşudan da ricayla onu yan bahçeye koyduk. bana yakın olsun ki yemek ve suyunu verebileyim diye. başta tek bir sarı sanıyordum, sonra annesi, diğer kardeşi falan derken çoğaldılar. hatırlıyorum da çok yaşlı bir tane vardı, artık görünmüyor. muhtemelen öldü. 3-4 ay sonra bir yavrulama daha oldu bu sefer gri ve çirkin girdi hayatıma. bu sefer çirkin, sarının düştüğü bahçedeydi. onla bir bağım oldu bu sefer de. sarı balkonumda uyumaya başladı, çirkin de ara sıra balkona gelmeye. gri ve çirkin kardeş olduğundan aynı yerde yaşıyorlardı. sarı daha özgür bir kedi, tek yaşıyordu. ben sarı hamile kalır derken sarının erkek olduğunu anladım. küçükler hariç diğerleri hamile kalıyorlardı, tabii sarı da hariç. çirkini çok sevdim ben, sarıdan da çok. kar yağdı birkaç güncük istanbula, balkonda uyudular. kedi evi falan yaptım da, sarı parçaladı kartonu, mahvetti evi sıpa. derken çirkinin hamile olduğunu ve doğum yaptığını anladım. çirkin küçükken çirkindi, sonradan güzelleşti, ama adı hep çirkin kaldı. çok tripçi ve sevimli. fazla yediği için göbeği var sanıyordum, hamileymiş. 2 gün sadece yemek için çıktı bahçedeki yerinden, çocuğunun sadece sesini duydum. 2 gün sonra, o kapı sesini duyunca koşan kedi yoktu artık. seslendim, bahçelere yediğinden attım, dayanamadım gittim aradım. bulamadım. daha sonra tekrar gittim, yattığı ve yatabileceği her yere bakıp, çevredeki bahçelerdeki suratsız yaşlılarla muhattap oldum. sırf çirkini bulmak için. öldüyse de gömmek için. biri evine almıştır belki dedim, kim alırdı ki? sonradan çocuğunun öldüğü, çirkinin de reglden dolayı ölmüş olabileceğini kabul ettim. umarım yaşıyordur, bir kez daha karşılaşmak isterim onunla. diğer kediler mi? sarı ve gri balkonu paylaşıyorlar. anne kediler yine hamile… no alarms and no surprises.
sokaktaki kedilere de su ve yemek bırakmayı unutmayın.
photographis
2 tane dünyalar güzeli kedim var bunların öncesinde köpek,sümüklüböcek,bukelamun gibi bir çok hayvan besledim. ''Kedileri sevmeyen insanları sevemez'' sözüne inanmıyorum. Ben ''Hayvanları sevmeyenlerin insanları sevemeyeceğine'' inanıyorum. Çünkü hayvanlar her türlü duygunun en saf haline sahipler.Çoğu insanın kedi sevmemesinin nedeni köpeklere hükmettikleri gibi kedilere hükmedemedikleri içindir. Kediler insanların kişiliğine çok yakın hayvanlardır. Evet köpekler gibi size çok fazla sadık değiller, ona aksi davrandığınızda yada zarar verdiğinizde sizden bunun intikamını alır.Bir çok insan tarafından bu nankörlük olarak nitelendirilsede aslında tamamen günlük hayatta hepimizin benimsediği ''ne ekersen onu biçersin'' felsefesiyle yaşar onlar. Sadece kedileri değil bütün hayvanları çok seviyorum ama konu kedi olduğu için onları neden sevdiğimi açıklayayım; Hasta olduğumuzda kedilerimiz gelip yanımızda bizi bekliyor, ağladığımızda patileriyle sırtımızı seviyor, şehir dışına çıktığımda yatağıma kimseyi yatırmıyor saldırıyor :), herhangi kapalı bir kapı ardında olduğumda kapıyı açmam için ağlıyor, 6 ay görmese kapıdan eve girdiğimde sanki ağlarmış gibi gelip bacaklarım arasında miyavlıyor ve dudağıma öpücük konduruyor. İşte onu bu yüzden seviyorum çünkü sevgisinin karşılında benden herhangi birşey beklemiyor. Böylesine saf sevgi gösteren bir canlıdan nefret eden kişilere,zarar verenlere benim sözlüğümde ''insan'' kelimesi yer almıyor. Son olarak hayvanları seviyorum ve hayvanları sevmeyen insanlardan nefret ediyorum. Onlara zarar veren herkes için Tanrıdan cezalarını bulmaları için her gece dua ediyorum.
belki de çocukluktan hatırladığım en net görüntülerden biri yakalamaya çalıştığım koca sarı kedinin tırmığı olsa da, hep sevmişimdir. büyüdükten sonra da onları göremediğim noktada etrafımda içinden geçtikleri hikayeler bitti. çocukken karnı çok guruldayan yavru bir kedi için süt sağmaya girişmiş ve öfkeli bir ineğin arka bacağı tarafından hafifçe yoklanmıştım. kuzenim bu hale gülünce de küsmüştük tabi. şimdi hatırlayınca epey gülüyoruz. üstelik ertesi sabah o kedi bizi terketti. uğursuzluğun bende olduğuna kanaat getirdim bunlardan sonra.:)
Kedileri inanılmaz seviyorum.Bu sevgi hiçbir sevgiye benzemiyor. En mutsuz olduğum anda bir kedi görmek beni dünyanın en mutlu insanı yapabilir. Onlarla iken hiç birşeyi sorgulamayıp kendimi hayata bıraktığımı hissediyorum. Çok bilge ruhlara sahip olduklarını düşünüyorum.
Kedi sevmem ve hatta kedi seveni de sevmem. Kediden korkanların olabileceği ise aklıma hiç gelmemişti bu yazıyla karşılaşana kadar.Çünkü korku yaratacak bir tipten ziyade sevimsizler daha çok. Asil bulanlar vardır kedileri bir de en çok buna gülerim. Bana kalırsa asaletin dengesizlikten kaynaklanan ya da örtüşen bir yanı yok çünkü. İstediğinizde gelmeyen sizin istemediğiniz zamansa yanınızda biten bu hayvanları hayatın içinde oyun oynamaktan keyif alan insanlar sevmektedir bana göre.
kedileri fazla sevmiş olacağım ki kedim tarçının ölümünden fazla etkilendim. Annesi tarafından terkedilmiş yavru bi kediyi sahiplenmek çok güzel bir şeydi benim saçlarımla oynuyordu falan bebek oluyorsunuz onunla sizde 🙂 ama keşke herkes bizim gibi sevse.. yada sevmenin dışında hazetmiyorlar ve ''kedi sevilir mi'' şeklinde çıkışları oluyor. ben böyle diyen insanları anlamıyorum ve anlayamayacağım. kedim ölmeden önce bana bakarak ağladı ve gözlerinde sevgi vardı bu aranızda bi bağ oluşunca ondan kopamayacağınız anlamına geliyor. kedileri sevmeyen insanlar bence bencil ve tahammülsüz insanlardır. kedileri sevelim 🙂
Köpekleri çok severdim eskiden,kedilere karşı soğuktum.. Fazla haz etmiyordum. Korkuyordum.. Sonra biri girdi hayatıma kedi gibi biriydi, çok severdi kedileri.. Sonra bıraktı gitti.. Yolda nezaman kedi görsem, heh şimdi beni düşünüyor dedim hep.. Şimdi gece kedim Catherine olmadan yatağa giremiyorum..
yorumlar sayesinde yalnız olmadığımı görmüş oldum..
kedilerin atikliğinden kaynaklı olsa gerek, bir sonraki hareketini kestiremediğimden kedilerden korkuyorum. kedinin olduğu yerde huzurum kaçıyor.
klasik tabirle, severim ama uzaktan.
kedi sevmeyen insan sevemez demek, çok bilinmeyenli bir denklem olan insana dümdüz bakmak oluyor gibi. cok da mantıklı değil.
kedisiz bir ev , ev değildir.yeni kedinizle mutluluklar
Kedileri oldum olası çok severim ama onlarla yakın temas kurmaya başlayışım 2 yıl öncesine dayanır. Yurt dışında bir yıl boyunca kedisi olan bir aile ile yaşayarak kedilere dokunmayı onları daha iyi anlamayı öğrendim. Onlar hareketleri ve zihinleri bir çok hayvana göre daha kompleks canlılar. Tüm hayvanları sevmeme rağmen, bir kedi gördüğüm zaman ayrı bir mutlu oluyorum. Kısacası yok hayır, korkmak bana göre değil, kedileri çoook çok seviyorum…:)
ne kitapsız, ne kedisiz…
twitter'da en çok retweet edilenler arasında ilk 10'a girmiş şuna benzer bir cümle vardı ; kedilere alerjisi olduğunu söyleyenler, bizim de sizlere alerjimiz var. Hastalığı dahi ciddiye almayıp dalga geçiyor bazıları. Kedi sevenlerin,sevmeyenlere karşı gösterdiği bu anlayışsızlığa bakılırsa, kedi sevende, insanları her zaman sevemiyor. İnsanları sevmek, duyarlı olmak için kedilere tapmam gerekmiyor.
Hayvanların hepsini çok severim ama kedileri bazen insanlardan bile fazla severim.
Kedi sevgisi değil aşkı benimkisi. Onlara saygı duyarım. Zevkle izlerim artistliklerini. dünyanın en güzel gözleri onlardadır. Hem melek hem şeytandırlar. Bayılırım her iki hallerine de!
Ben kedileri çok severim. Onların bazı insanları niye sevmediğini anlayacak kadar uzun ve güçlü bir bağ vardır aramızda…
Kediler ancak canları isterse kendilerini sevdirirler, eğer istemezlerse 40 takla da atsanız dönüp size bakmazlar, yani hiçbir zaman kul köleniz olmazlar. Benim kedileri fazlasıyla sevmemin nedeni de bu karakterli davranışlarından ötürüdür.
Kedilerle bir sorunum yok ama "kedileri severmisiniz" diyen bir insani ve ozellikle bu entel bir yazar ise algilama sorunum var. Neden boyle bir soru soruyorsunuz cevabi bildiginiz veye cevaplarda kesin sonuc sizce belli oldugu halde. Nedir burda ki "kedi" micaz mi, yoksa aradiginiz acaba sizde de "humanist" turu "haynanist" duygulara sahipmisiniz kontrolu. Oldum olasi okuyucusunu "aptal" veya "kendi" gibi sanan yazarlara ne kadar iyide olsalar antipatim olusmustur. Kisacasi cevabim "kedileri severmisiniz?": Sana ne, isine bakkkk:)).
Kedileri sevenler ya da sevmeyenler kategorisine girmek ve ona göre değerlendirilmek yerine kedileri insanlara sevdirmek görevini üstlenmeyi tercih edenlerden olmak isterdim. Çünkü yaşayacağım ortama önce kedilerin gelip gelmediğini tespit ederek karar verenlerdenim. Onlar negatifi yakalayıp yoketmeye pozitifi tesbit etmeye muktedir yaratıklar bana göre.Kedisiz bir hayat mı? Hayır!
Kedi sevilmez mi yahu!
(…)
Birgün de bakmışlardı [kedi] damda oturmuş, erişemeyeceği uzaklıktaki serçelerle konuşuyor; onlara, artık bütün hayvanların yoldaş olduğunu, dilerlerse hiç çekinmeden gelip pençesine konabileceklerini anlatıyordu. Ama serçeler, kedinin yanına bile yaklaşmamışlardı.
George Orwell, Hayvan Çiftliği
KS: kedisever KÖG:kedininöndegideni
KS- Senin hakkında konuşuyorlar.
KÖG- Yaş mama aldın mı? Göremedim torbada?
KS- Bana kuyruğunu dikleştirme. Bak sevmeyenin de var, burada yirmidört saat emrindeyim.
KÖG- Balıklıdan bıktım artık. İyi ki seviyoruz dedik, her gün aynı. Tavuklu tavşanlı mı ne varmış. Bakkalın Sarı dedi geçen gün. Bi bakkal kedisi olamadım.
KS- Nankör!
KÖG- Vasat! Yeni bir kelime üretemedin di mi. Duyduğunu bağır bana. Geceleri sarılıp yatarken iyi oluyor ama. Sevgilinden ayrıldığında kim vardı yanında.
KS- İşte kızlar geldi ya.
KÖG- Onu mu diyorum ben. İnsan dediğin bir iki gece gelir gider sonra. Ya sonra? Geçiririm bak tırnağı koltuğa.
KS- Aman yapmadığın şey sanki. Çok korktum. Yeni yıkanmış çamaşırların üstünde ne haltlar karıştırdığını da bilmiyorum sanma.
KÖG- Ben işemedim.
KS- ……………..
KÖG- Balıklı mı aldın? Ne aldın?
KS- Biftekli aldım, parça etli.
KÖG- Saçlarını mı boyattın sen, güzel olmuş. Bugün Sarı’ya bi pençe attım, yere yıkıldı.
KS- Pençe?
KÖG- Evet. Burnundan kanlar fışkırdı. O da beni ısırmaya çalıştı ama hiç korkmadım. Ev kedisi diye adımı çıkarmış mahallede. Bakkal yalakası. Hem tavşanlı güzel değildir di mi? Biftekli daha iyi.
daha küçük bir çocukken bir köpek tarafından saldırıya uğradım. O gün bu gündür köpeklerden korkarım eğer büyüklerse ve yanlarında sahipleri yoksa. Bi keresindede bi kedi saldırısına uğradım. Elimi tırmalamıştı neyseki iz kalmadı. Nedenini bilemiycem ama kedilerden hiç korkmadım köpeklerdense hala korkuyorum. Tüm hayvanaları severim çocukluğumdan beri hep evcil hayvan istemişimdir ama annem karşı çıktığı için hiç olmadı. Bende kendi evime sahip olunca kendime bir dost edinicem evimde bakıcam ona diye söz verdim.
Kedileri sevmek mi?Sevgi sözcüğü yeterli mi kediler için, bilmiyorum.Adeta tapıyorum onlara.Okulda dersten derse koşarken,geç kalma pahasına en az bir tanesini sevmeden,okşamadan geçemiyorum.Hiç evde beslediğim bir kedim olmadı.Ama sokakta binlercesi oldu.Yurt odamda bile besledim.Bahsettiğim okul,Boğaziçi Üniversitesi.Kedisever birinin kulağına mutlaka çalınmıştır okulumun kedileri.Binaların içine girer,orada yaşarlar.Gün gelir,öğrencilerden daha fazla girerler derse.Fen-Edebiyat binasındakiler filozof filozof bakarlar.Akıllı hayvanlardır kediler.Bu yüzdendir,kendi kararlarını kendileri verirler.Kiminle oynayacağını,kendini kime sevdireceğini kendisi belirler.Ve bir süre sonra ihtiyaç olur insanda,bir kediye dokunmak,onu okşamak.
Soğuk bir kış günü ellerini kedi nefesiyle ısıtmaktır kediye tapmak…
Edgar Allan Poe'nun Kara Kedi adlı öyküsü aklıma geliyor kediler denince.Bir gün yolda 4 tane siyah kedi görüp 4 gün üst üste kötü günler yaşadığımı hatırlıyorum.bunun batıl inançla ilgili bir saçmalama olduğunu düşündüm,öyle ya bu bir olsa olsa bir tesadüftü!
Küçükken tüm hayvanlardan korkardım.bir gün ev sahibimizin büyük bir kedisi gelmişti evimize.Kedi var diye çok tedirgin olmuştum.Babam da alışayım diye o kediyi tutup üzerime atıvermişti.O günden bu güne daha çok korkar oldum.
Şimdiye dek hiç hayvan beslemedik evimizde.Ama kediler şöyledir böyledir,sevmiyorum diyemem.Korkuyorum.Çünkü o küçük sevimli varlıklar ağızlarını açtığında dişleri beni ürkütüyor.
İncitmekten,incitilmelerini görmekten hoşlanmam.
İşin tuhaf yanı şu ki,ben ne kadar korksam da o kediler hep bana yanaşıyorlar.Çirkinleştiremediğimiz her canlı aslında güzel varlıklardır,belki korkmamız daha iyidir,değil mi:(
"Kedi sevmeyen insan sevmez" bence ön yargısı olan bir söz.
Hayvan sevmeyenlerin bahsettiğiniz gibi büyük çoğunluğu çocukluğunda geçirmiş olduğu travmalardan kaynaklı.
Peki, sevenler neden kedi seviyor? Sadece insana olan yakınlığı, akılcılığı, oyunculuğu, sevimli olması mı?
yoksa fotoğraflarda güzel çıkması mı?
Bence sevmek veya sevmemek şuan için bir seçenek eğer kediler sizin çıkarlarınızla çatışmış olsaydı mesela evde bir devrim yapmak isteseydi, şimdi çoktan kapı önündeydi.
Hee, bir de bu soruyu kediye sormak lazım. O sizi seviyor mu?
Kedi sevebilmek için kedi kovalayan insanlarda var aramızda 🙂
Tüm hayvanlara eşit derecede saygı, sevgi ve yaşam hakkı gösterilmeli
Çocukluğumdan beri köpek sahibi olmak istemişimdir. 6 yaşında köpek için nasıl ağlıyorsam; 28 yaşında da aynı şekilde ağlayabiliyorum. Çünkü eşim köpek olan bir evde dini ibadetlerini yerine getiremeyeceğini söylüyor. Araştırdım gerçekten de konuya ilişkin onu haklı kılacak çok fazla bilgiye ulaştım. Bana kedi alabileceğimizi söyledi. Nasıl desem, tüylerim diken diken oldu… kediler gercekten sevimli buna lafım yok ama nasıl desem ben kedi olan bir yerde yaşamak istemiyorum. Yine de denedim. Kedileri araştırdım turlerin huyuna baktim sahiplendirme sitelerini kurcaladim. Fakat sonu yine ağlamam ile bitti "ben köpek istiyorum yaaa" diye.. derken google'a sordum kedileri sevmeyen sadece ben miyim diye.. ne demek kedi sevmeyen insan sevmez diye.. okudukca hem kedi sevmeyenlerin insan sevmeyecegini soyleyenlerin bizi sevmedigini (ironik) gördüm hem de yalniz olmadığımı. Evet kedi sevmiyorum ve belki de ömrümce bir kedinin başını 10 kereden fazla okşamayacağim ama kedi canlısının da yasam hakkını savunmaya devam edeceğim.. uzgunum kedi severler, bana sevimli gelmiyor..
Bazı insanlar der ya hani ''Küçükken kedi tırmalamıştı, o yüzden kedilerden korkar oldum ve sevmiyorum ya da hayvan giren eve melek girmez'' bunlar bahanelerin ardına sığınan insanların safsataları…Allah ın yarattığı bir can evde diye nasıl olur da o eve melek girmez.Mümkün mü? Defalarca bir kedi tarafından tırmalandım ama asla bir kediyle yaşamaktan vazgeçmem ve de vazgeçmeyeceğim.Üzgünüm ama hayvanları sevmeyen insanları ne anlıyorum ne de onların iyi birer insan olduklarına inanıyorum.İçinde diğer canlılara karşı sevgi ve merhamet gibi duyguları barındırmayan hiçbir insanı ben de sevmiyorum…Son olarak;Schopenhauer in dediği gibi Hayvanlara karşı acımasız olan iyi bir insan olamaz.