Buket Uzuner‘in çok okunan-çok bilinen kitabı Kumral Ada Mavi Tuna‘yı öğrencilerine ‘öneren’ bir öğretmen hakkında soruşturma açıldı. Bu soruşturmanın nedeni, kitapta ‘cinsel yönden sapkın ifadelerin yer alması’.
Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, öğrencilerine bu kitabı okumalarını öneren öğretmenden ‘savunma’ istedi.
Savunma talebinde altı çizilecek yerler var: Kızlı erkekli sınıf, aile kültürü, toplumumuzun kimliği, kimliği tam oturmamış öğrenciler…
Bu savunma talebi metnini yazanların, bu noktaları açıklamasını çok isterdim. Ama mümkün değil. Her şey bir yana, bu muğlak noktaların net bir karşılığı olmadığını hepimiz biliyoruz. Sadece duruma ciddi bir bakış uydurabilmek ve metni derinlikli göstermek amacıyla bulunmuş ‘kılıflar’ diyebiliriz.
Yine de şu net: Bu metni hazırlayanlar kızlı erkekli sınıflardan rahatsız. Açıkça dile getiriyorlar bunu. Ayrıca lise düzeyindeki bireyleri ‘kimliği tam oturmamış öğrenciler’ olarak görüyorlar, tanımlıyorlar.
Peki öğretmenden savunma istenmesi noktasına nasıl geliniyor?
Öğretmenler, öğrencilerine okuma listeleri hazırlıyor, kitaplar öneriyorlar. Kimi öğrenciler bu kitapları okuyor, kimileri seviyor, kimileri sevmiyor. Kimileri öğretmenleriyle kitap üstüne tartışmak istiyor, kimileri kitapta ‘sevmedikleri bölümler’ üstünden öğretmenlerine cephe alıyor.
Bir de veliler var. Çocuklarının elinde gördükleri kitapla ilgilenen ve bu kitapları bir ‘aile sansüründen’ geçirmek isteyen veliler. Olabilir. Hiç değilse bu sayede, o veliler de kitap okumuş oluyorlar. Ama iş ‘ aile sansürü’ ile kalmıyor. ‘Sevmedikleri bölümler’ üstünden bir ‘yasaklama kampanyası’ başlatmaya kadar götürüyorlar işi kimi zaman. Okul yönetimine şikayette bulunuyorlar.
Kitap öneren öğretmenle ‘aynı görüşte’ olmayan okul yöneticileri de var tabii. Kitabı ellerine alıp ‘sevmedikleri bölümleri’ görünce beyinlerinden vuruluyorlar. Kimliği tam oturmamış öğrencilerin bu bölümleri okuyunca birer canavara döneceğini öngörüyorlar. Muhbir öğrenci, muhbir ebeveyn, muhbir eğitmen hemen resmi kanallara başvuruyor.
Sonrasında gelsin yasaklamalar, soruşturmalar, kovuşturmalar…
Buket Uzuner ve Everest Yayınları, bu son olayda gerekli basın açıklamalarını yaptı. Konunun hukuki sürecinin takipçisi olacaklarına da eminim.
Ama olayın vehametini ‘bir yazarın falanca kitabı bilmem hangi lisede yasaklandı-toplatıldı’ çizgisinden daha ötede görmemiz gerektiği kesin. Bu çizginin nerelere kadar uzayabileceğini tahmin etmek zor değil. Kimin, hangi ‘bölümü sevmeyeceği’ ve hangi refleksle ‘muhbir vatandaşa’ dönüşeceğini düşünsenize…
Bir öğretmenin, öğrencilerine kitap önerme heyecanını-arzusunu yok etmenin sonuçlarını düşünsenize…
İşin bu kısmı oldukça ciddi.
O öğretmenlere sahip çıkmamız gerekiyor. Öğrencisine yeni kapılar açmaya çalışan, onların zihnine güvenen bir öğretmeni ‘muhbir vatandaşın’ kör karanlığına bırakmamak gerekiyor.
Bir kitabı, bir okulun 50-60 öğrencisine yasaklayabilirsiniz. Kumral Ada Mavi Tuna ya da başka kitapların içeriğinde sizi rahatsız eden bölümleri o öğrencilerin dünyasından yok ettiğinizi sanabilirsiniz. Öğretmenlerin, öğrencilerine olan güvenini soruşturmalarla sarsmaya çalışabilirsiniz.
Ama dünya tarihi muhbir vatandaşların gammazlamaları, muğlak soruşturma metinleri üstüne kurulmuyor.
O kitaplar kalacak yarına.
Ve yarını, o kitapları öğrencilerine ‘öneren’ öğretmenler kuracak.
Dediğiniz gibi keşke aileler daha çok okusa da neredeyse ortaçağa kadar gerilemiş zihniyetten birqazda olsa kurtulsak yeni nesli aile okumadıkça eskiden öteye gidemeyiz. Çok güzel bir yazı