Narmanlı Han ne olacak?

Narmanlı Han İstanbul’un orta yerinde bir yara gibi duruyor. Noteriyle, büfesinin kokuları eczanesinin kocaman tabelasıyla, fotokopicisiyle bir büyük harabe. Sadece Ahmet Hamdi Tanpınar’ın değil, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Aliye Berger’in, Neş’et Atay’ın, Firsek Karol’un, Jamanak Gazetesinin, Andrea Kitabevinin ev sahipliğini yapmış, bir dönemin ruhuna tanıklık eden 167 yıllık bu binanın bir müzeye, bir edebiyat merkezine dönüştürülmesini beklemek, hiç değilse şu anki içler acısı haline bir son verilmesini istemek hakkımız yok mu? Var! Hatta daha da fazlasına isyan etme hakkımız var. Rant ekonomisi, canavar pençeleriyle, İstiklal Caddesinin ortasına dev yapılar “konduruyor”. Emek Sineması’nın kaderindeki belirsizlik sürüyor. Saray Sineması’na ne olacağı belli değil. Beyoğlu’nda Atlas dışında tarihi bir sinema binası kalmadı. Tepebaşı Projesi’nde, TRT durmadan “el yükselterek” beş buçuk yıllık konsept projenin gözümüzün önünde “yaşlanmasına” neden oluyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür Sanat İşletmeleri Genel Müdürü Özalp Birol, “Frank Gehry 82 yaşına geldi, vakfımız kararlılığını sürdürüyor ama belirsizlikten yorulmaya başladık,” diyor. O belirsizlik, Tepebaşı’ndaki TRT binasının, İstanbul’un siluetinde, yeşil-lacivert bir kâbus devi gibi durmasına neden oluyor. Adalar’daki müze elbette alkışı hak ediyor ama 2010 yılını geride bıraktığımızda İstanbul şehrinin merkezinde bir “Kent Müzesi” yok. Üstelik isyan edeceklerimiz bunlarla sınırlı değil. Durum budur.

Comments (9)

dünyanın bütün kentleri birbirine benzetilmeye çalışılıyor,görsel hafızamız hergün yavaş yavaş siliniyor..o küçücük hanın bize ne ifade ettiğini anlayamazlar,onların tek düşüncesi bir yerden rant elde edilirmi edilmez mi..bizde her tünele gittiğimizde narmanlı hana girmiyoruz ama önünden geçerken kurduğuz hayaller maalesef onlara göre para etmiyor..

kesinlikle katiliyorum. ayrica koskoca AKM' yi de hic unutmayalim lutfen..

söylenecek daha o kadar çok şey var ki üstadım…
🙁

meandshadows dedi ki..
Görevini yapmayan bakanlıkları sürekli arayarak,mail göndererek,varsa twitter sayfalarına yazarak,medayda sürekli bu konuyu işleyerek ama asla pes etmeden,istediğimiz olana kadar,ısrarla eleştri ve isteklerimizi yoğun bir biçimde iletirsek bişeyler başarabiliriz.Bir iki kez göstermelik biryerde toplanaıp bağararak dikkat çekilmez.Dediğimi sonuna kadar tekrar ve ısrarla yaparsak bakın görün neler oluyor

Maalesef. Çok şey var söylenecek ve bu duyarsızlıkları beni çıldırtıyor!

Çok dogru, ''Kent müzesi'' olmadiği gibi bize ait ''Tasarım Müzesi '' de yok.

"Narmanlı Residences", hoş değil ama çok tanıdık, içimizden biri…

kentleri kimliklerinden uzaklaştıran zihniyetler ile mücadele etmeliyiz.

Tebrikler!Ben de İnan&Suna Kıraç projesi için sosyal mecrada belli bir hareket oluşturabilmek için hergün birilerine ulaşmaya çalışıyorum.Sizin yazılarınız gibi yazıları okumak çok sevindirici. Eğer İnan&Suna Kıraç projesi bitmiş olsa idi Narmanlı Han çoktan kültür merkezi haline gelmişti diye düşünüyorum!Bu proje başladıktan sonra Odakule projeyi engellemesin diye orası da vakıf tarafından alınıp kültür merkezi haline dönüşecekti bu da domino etkisiyle Galtasaraydan sonra İstiklal Caddesini kültür ve sanat paftası haline getirecekti…

Leave a comment