Roger Waters‘ın doğum günü bugün. Benim için bir ilkgençlik idolünün doğduğu gün yani. Dinlediğim ilk Pink Floyd albümünün “The Wall” olması yaşım gereği şaşırtıcı değil. O ilk dinleyişten sonra, dostum Levent Gönenç‘le grubun tarihine derinlemesine bir yolculuk yapmaya başlamıştık. 13-14 yaşlarımızda Pink Floyd dinlemeden geçirdiğimiz gün yoktu. Pompei konserinin videosuna ulaştığımız günü, “The Final Cut” çıktığında Ankara Radyosu’nun kapısında Yavuz Aydar’dan bir iki şarkılık kayıt alabilmek için nasıl nöbet tuttuğumuzu dün gibi hatırlıyorum. Alan Parker imzalı “The Wall” filminin videosunu izlerken kaç şişe bira içtiğimiz hafızamdan silindi belki ama Levent’in Gerald Scarfe desenlerini büyük bir maharetle deftlerimize çizişi gözümün önünden gitmez.
Aslında Pink Floyd hakkında yazacağım çok şey var. Kimileri olumlu kimileri olumsuz olacaktır sözlerimin. Ama sonuçta dünyadaki müzik algısını ve özellikle benim müziğe bakışımı değiştiren gruplardan olduğunu yadsıyamam. Hala bir Pink Floyd albümü (asla bir şarkı dinleyip bırakmam, albüm bütün olarak dinlenmelidir) dinlemden geçirdiğim hafta yoktur. O uzun Pink Floyd yazısını başka bir zamana bırakıp, üstad Waters’ın doğum gününü kutlayalım.
Üstelik bu kutlamayı bütün bir Afroamerikan sivil haklar hareketinden Pete Seeger’a, Joan Baez’den Bob Dylan’a ve Filistin halkına uzanan bir selamla, “Üstesinden Geleceğiz” diyerek yapalım. Video çok şey anlatıyor zaten.
Nice yıllara Roger Waters!
dün freddie mercury,bu gün waters…
rock dünyasını derinlerden etkilemiş,gençliğimizde büyük yer kaplamış, yerleri dolmaz iki üstadın doğum günlerinin arka arkaya olması ne güzel bir tesadüf…
idolümdü. aynı yıllarda benzer şeyler yapmışız. final cut'ı ezberlemiştim ben de 🙂
Yavuz Aydar`ın The Final Cut`u yayınlayacağını duyurduğu gün herkese çay ısmarlamıştım. Ertesi gün 3 kayıt cihazını hazırlayıp 3 arkadaş aynı anda kayıt düğmesine basıp 3 kopya çıkartmıştık. Gerçi parçalar ilerledikçe yeni bir The Wall olmadığını anladık ve bu bir hayal kırıklığı idi. Ama sonuçta Floyddu işte.