“Pes” dedirten diyalog!

Irina Poignet ile Sel Yayınlarının bir kitabını tanıtmışken, o meşhur konudaki haber takibimizi de yapalım istedim: “Burroughs / Palahniuk Davası”. (İlgilenenler Fil Uçuşu’nun Haber Takibi etiketi altında bu davanın önceki aşamalarında neler olduğunu okuyabilirler.)

William Burroughs’un yazdığı, Süha Sertabiboğlu tarafından dilimize çevrilen Yumuşak Makine adlı kitabın ve Chuck Palahniuk‘un yazdığı, Funda Uncu‘nun Türkçeye çevirdiği Ölüm Pornosu adlı kitabın, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun verdiği rapora dayandırılarak açılan ve sürmekte olan davaları bir süredir “bilirkişi sorunu” yaşıyor.

Son duruşmadan aktaracağım diyalog “Pes!” dedirtecek cinsten.
Hakim sorar: “Siz kitabın edebi olup olmadığına toplumun karar vermesi gerektiğini mi söylüyorsunuz?”
Sel Yayıncılık’tan İrfan Sancı “Tabii ki öyle olmalı,” deyince hakim “O zaman İngiliz ya da Batı Edebiyatı kürsüleri ne için var?” der.
Bence bu diyalog karşısında insanlığın kendisine sorması gereken sorular var; ayrıca hukuk sisteminin, edebiyat dünyasının, akademinin de kendisine sorması gereken çok soru var.
Haber takibi için not: İki dava da, yine bilirkişi raporları beklendiği 5 Temmuz 2012 tarihine ertelendi.
Hazır dava bu kadar anlamsız bir hal almışken daha da anlamsız ve bir açıdan da renkli hale getirilebilir. Örneğin Burrouhgs ile arkadaşlık ettiği ve bu kadar “havalı” bir fotoğraf çektirdiği için David Bowie de davanın sanıkları arasında yerini alabilir. Hem nedir bu samimi duruşlar, objektife küstahca bakmalar canım?

Comments (2)

Hazır dava bu kadar anlamsız ve bir açıdan renkli bir hal almışken:

İyi bir avukatınız var mı Yekta Bey? Şöyle bir düşününce, siz basbayağı arka çıkıyorsunuz bu muzır adama, devletin mahkemelerine ayan beyan "pes" diyorsunuz, demekle kalmıyor, bir de bizlere blogta bunları yazabilmek için yardım ve yataklık ediyorsunuz. Hem nedir bu insanlığı soru sormaya çağırmalar, laf dokundurmalar canım? 🙂

Leave a comment