Bilen biliyor, Çarşamba günleri yayınlanıyor yazım. Yayınlanıyordu.
Eskilerin deyimiyle bir köşem vardı Radikal’de. İnternet gazeteciliğinde, yazım ‘güncelleniyor’ demek gerekiyor sanırım. Gerekiyordu.
Tam yazının ortalarındayken bir mesaj geldi: Radikal kapandı.
Bu kadar kısa ve net: Radikal kapandı.
Gazeteden arkadaşları aradım, eşe dosta telefon ettim, sosyal medyanın altını üstüne getirdim. Haber doğruydu. Kağıttan dijitale geçen Radikal, oradaki yolculuğunu da tamamlamıştı. Basılıdan dijitale geçerken “Bize ayrılan kağıdın sonuna geldik” manşetini atmıştı gazete. Artık bize ayrılan ‘com.tr’nin de sonuna gelmiştik.
Kimileri sever ve takip ederdi Radikal’i. Kimileri sevmezdi. Geçen yıllarla gazetede yaşanan değişimi, dalgalanmayı reddedenler de olmuştu. Özellikle son yıllarda, küçülmek zorunda kalmasıyla (bırakılmasıyla), çok sayıda değerli gazetecisine veda etmişti Radikal. Veda etmişti romantik bir anlatım oldu, özür dilerim. İşten çıkarılmıştı yılların gazetecileri. Bu değişimle Radikal’den kopanların sayısı da artmıştı.
Ama ne olursa olsun, herkesin ucundan kıyısından dönüp baktığı, yok sayamadığı bir gazeteydi. Dedim ya, seven de nefret eden de vardı. Ama sonuçta herkes için bir Radikal vardı.
Yıllar içinde söyleşiler yaptım gazete için, yazılar yazdım. Son döneminde de bir köşem oldu. O köşedeki ilk yazımın başlığı ‘Yumruk’ idi. tarih: 4 Nisan 2014. Son yazının başlığı bende kalacak.
Başladıktan sonra bir gün bile aksatmadım yazılarımı. Sadece bir kere geciktirdim. Bir kere de sayfa editörünün bir dalgınlığıyla Çarşamba yerine Perşembe yayınlandı yazım. Çalışkan ve başarılı mıydım bilemem, ama düzenli bir öğrencisi oldum Radikal okulunun.
Gazetemin daha net olmasını istediğim zamanlar oldu. Hiç çekinemden konuştum bunu gazetedekilerle. Oradaki arkadaşlarım bir gün olsun ‘geçiştirmedi’ beni.
Tam bu yazıyı yazarken resmi veda yazısı geldi. Biraz kırıldım, bozuldum bu duruma. Çünkü bize bir veda yazısı yazma hakkı bile verilmedi. Gerçi ne yalan söyleyeyim, sevmem veda yazılarını-vedaları. Yaşlandıkça duygusallaşacağıma katılaşıyorum. Çiçekli-böcekli veda yazılarındansa Fil Uçuşu’na sığınıp “Kovulduk” demek daha iyi. Çünkü gerçek bu.
Birkaç dost telefon etti. (Tam sayı vereyim, dört kişi aradı.) Birkaç mesaj vardı. (Tam sayı vereyim, beş mesaj aldım.) Sosyal medyadan üzüntüsünü paylaşanlar oldu. Hepsine teşekkür ediyorum. Böyle zamanlarda omuz görmek, hala değerli.
Olayın bir de şu boyutu var. Çok, ama çok uzun zamandır Fil Uçuşu’nu ihmal ediyordum. Artık daha fazla yazacağım buraya. Kendi yağımda kavrulacağım. Bitişleri başlangıca çevirmeyi bilmeli insan.
Sonunda Radikal’in yolculuğu bitti. Okuru ve yazarı olarak bana çok şey öğreten gazeteci arkadaşlarıma ve elbette bütün okurlarına teşekkür ederim.
Şimdi veda zamanı…
Merhaba,
O halde, buraya "tekrar" hoş geldiniz…
Renkli günler.
Üzüldüm. Radikal'in yayın hayatına başlaması çok ilginç bir döneme rastlamıştı, Susurluk kazasından hemen önce. Kazayı ve sonrasını başarılı ve deneyimli Ankara büro ekibi çok iyi izlemiş ve Radikal kısa sürede basın dünyasında kalıcı bir yer edinmişti. Bizler de sevinmiştik, hem gazetecilik yapan bir gazete çıkmış, hem de basın emekçileri için bir kapı daha açılmıştı… Derken köprünün altından çok sular aktı ve basın ve habercilik elimizin altından kayıp gitti; az sayıda insan hala bulundukları mevzileri korumaya çalışarak meslek adına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Siyasi habercilik zordur ama kültür haberciliği de bir o kadar önemlidir. Zaten kültürün de yok sayıldığı bir dönemde bulunduğunuz alanlarda bu konuda iyi şeylere imza attnız ve rastladıkça programlarınızı izlemeye özen gösterirdim. Radikal'deki yazılarınızı fazla izleyebildiğimi söyleyemeyeceğim ama sakin ve duru yaklaşımınız önemliydi. Sonuçta bir mecra daha gitti… Siz FİL UÇUŞU yaparken, ben de (neredeyse altı yıl olacak) artık bu ülkede gazetecilik yapılmaz diyerek parlamento muhabirliğini bırakıp Alaçatı'ya uçmuştum. Yolunuz düşüyor, biliyorum. Antika gazeteci ya da gazeteci antikacı olan bir küçük dükkan var, çayımız, kahvemiz her daim ve herkese yetecek kadar… Sohbet konusu bol…. Geçmiş olsun…. Hıdır Göktaş
Radikal'i uzun yıllar almıştım, tabloid formuna geçince tam sayfa kare-karalamaca bulmacasından mahrum kaldığım için çok üzülmüş, hatta gazeteye bir e-posta ile üzüntümü bildirmiştim. Birgün o tabloid de yok olunca "eh bari internetten takip ederiz" diye kendimi avutmuştum. Dün kapanacağını duyunca gerçekten çok üzüldüm. İnsan alıştığı şeyler sonlanınca üzülür çünkü…
O zaman biz de buradan takip ederiz sizi ama Radikal de her gün baktığım, okuduğum bir gazeteydi. Üzücü.
Adınıza hem üzüldüm hemde buraya daha fazla vakit ayıracağınız için de sevindim.
Günden güne her şeyi o kadar hızlı tüketiyoruz ki… üzüldüm gazete adına…
Yeni yazılarınızı burada okuyacağız demek ki..Hayırlı olsun yeni dönem sizler için.
Kağıda veda ederken Radikal'de kalan yöneticilerin tavırları çok iticiydi. Artık dünya dijitale geçiyor, günceli takip etmeliyiz havalarında, basılı gazeteciliği bi güzel küçümsediler. Haklılardı ama kibir vardı hallerinde. Sonra radikalin yeni halindeki o çirkin haberler, saçma sapan görseller, "şok şok şok" usulü habercilik, saçma sapan, tık almak için atılan, içerikle alakasız manşetler… Köşe yazılarından da soğuttu, kendimce protesto ettim, eskiden hergün kontrol ettiğim haber sitesiyken, hiç tıklamamaya başladım. Başka haber siteleri buldum kendime. Bu tür haberciliği de savundular üstelik, internet bunu gerektiriyor dediler, tık almak lazım, para lazım dediler. Sebep tamamen maddi mi bilmiyorum ama sonunda bu "ayak uydurmuş" haliyle de tutunamadı Radikal.
Üzgünüm ama iki tip okur var: 1.Kalite arayan 2.Önüne gelen çıplaklığa, dedikoduya tıklayan. İkisini birden elinde tutmak isteyen Radikal kaybetti oyunu.
Bu çirkin düzende işlerini kaybeden emekçiler için elbette üzüldüm ama gittikçe çirkinleşen Radikal'in kapanmasına, çirkinliklere alet olmayı bırakmasına -ne yalan söyleyeyim- içimde bi şeyler sevindi.
Sizi de burada daha çok görmek, tabi ki sevindirici.
Selamlar..