Darüşşafaka Lisesi öğrencilerinin yaptığı işleri alkışlamak
gerekiyor. Bu kez de ellerinde Sait Faik’in öykülerinin adları yazılı
dövizlerle Burgazada’daydılar. Sonunda beklenen oldu ve 2010’dan beri
restorasyon nedeniyle kapalı olan Sait Faik’in Burgazada’daki müze evi yeniden hizmete
açıldı.Öncelikle Darüşşafaka Cemiyeti başta olmak üzere, bu sürece katkı
sağlayan, emek veren herkese teşekkür etmek gerekiyor.
Yeri gelmişken bir
teşekkür de, kitabını okuduğum ilk andan itibaren Sait Faik Hikâye Armağanı ile
taçlandırılmasını istediğim Sine Ergün’e; böylesine iyi öyküler okumamızı
sağladığı için.
Buraya kadar her şey güzel. Ama Sait Faik için yapılan bu
güzellikler başka bir konuyu getiriyor akla. Sözü “Kürk Mantolu Madonna”nın
önsözündeki satırlarıyla Füsun Akatlı’ya verelim: “Romanlarından çok
öyküleriyle tanınmış olan Sabahattin Ali adına, ailesi tarafından 1980’li
yılların başında kurulmuş olan ödül ne yazık ki uzun ömürlü olamadı. Seçici
kurul üyelerinden biri olarak katılımcıların ürünlerini değerlendirme fırsatı
bulduğum bu ödül, öykü dalının yanı sıra inceleme ve eleştiri dalında da
özendirici olabilseydi, belki bugün bu değerli yazarımızı bize yeni bir ışık
altında gösterecek ilginç çalışmalar derlenebilecekti. Kültür ve sanat
alanlarında 80’li yıllarda başlayan ve giderek tırmanan vurdumduymazlık, Türk
edebiyat ortamından bu olanağı da esirgedi.” Füsun Akatlı’dan üstünde uzun uzun
düşünülmesi gereken, sarsıcı bir tespit.
Sabahattin Ali adına verilen ödüller
gibi, bir dönem hevesle ve istekle başlatılıp sonra da kaderine terk edilmek
zorunda kalınan birçok ödül var. Bu ödüller sadece yeni isimlerin değil
bütünüyle edebiyatın üstüne ışık düşüren, edebiyat ortamını hareketlendiren,
okuru heveslendiren, düşünce dünyamızın gelişmesine katkı sağlayan ödüller.
Ancak kimileri sürekli olamıyor, kimileri düzenli bir takvime bağlı kalamıyor,
kimileri bürokratik yapıların elinde değersizleşiyor, kimileri de sırf verilmiş
olmak için veriliyor. Seçici kurulundan okura duyurulmasına kadar.
İyi bir örnek
olarak adını anabileceğimiz Sait Faik Hikâye Armağanı’nın çoğuna örnek olması
lazım. Füsun Akatlı’nın isteğini Sabahattin Ali’nin önünde saygıyla eğilerek
yineleyelim: “Bu ödül yeniden edebiyatımızın önemli değerlerinden biri haline
gelemez mi?”
Sabahattin Ali adına verilen edebiyat ödülü yendiden canlandırılamaz mı?
kaleminize sağlık sizin gibi başarılı sanat eleştirmenelerin bu konuya eğilmesi ve yazarlarımıza sahip çıkmasıTürk edebiyatının gelişmesi ve gelecek nesillerin edebiyatımız için yararlıdır. en azından edebiyatımıza sahip çıkacak gençlerimizin yetişmesini sağlayarak kapitalist düzene yenilmeyen emeğine sanatına sahip çıkan bir gençlik yetişmiş olacak