Siyasetçiler sanatçıların arkasında oturduğunda



“Siyasetçiler,
sanatçıların arkasında oturmayı öğrendiğinde daha iyi bir ülke olacağız.”
Ankara Çankaya
Belediye Başkanı Alper Taşdelen
söyledi bu sözleri.
6. Sadri Alışık
Anadolu Tiyatro Oyuncu Ödülleri törenindeki kısa konuşmasından akılda kalıcı
bir cümleydi bu.
Taşdelen,
yılların usta oyuncusu Gülgün Kutlu’ya Onur Ödülü vermek için sahneye geldi.
Ödülü vermeden önce törenlerin o çok bildik siyasetçi konuşmalarından birini
yapmadı. Onur Ödülü vereceği Gülgün Kutlu’yu ve törene onu alkışlamak için
gelenleri bekletmedi.
Gülgün Kutlu’nun
duygu yüklü konuşmasından sonra biraz da zorla mikrofon başına geçti Çankaya
Belediye Başkanı. Cumhuriyetin ve Atatürk’ün Ankara’sında sanatçıların karşısında
olmaktan dolayı onur duyduğunu söyledi önce. Sonra da “Katıldığım bütün
törenlerde şunu düşünürüm.
Ne zaman ki
protokolde sanatçılar biz siyasetçilerin önünde oturur, işte o zaman sanat ve
sanatçı değerini bulmuş demektir. İşte o zaman daha iyi bir ülke olmaya
başlayacağız.”
Biliyorum, ülkemizde ve dünyada konuşacak çok daha önemli
konular var. Kimseden bu sözlere yoğunlaşmasını bekleyemem. Ama yine de bir
dakika durup düşünmekte fayda var…
Kısa süre önce Berlin Filarmoni’nin o ünlü Yılbaşı Konseri’ne giden bir
gazeteci arkadaşım, salonun ortalarında bir koltukta, üstelik kendisinden iki
sıra arkada konserin başlamasını bekleyen Angela Merkel’i anlattığında
düşünmüştüm bunları. Çevresinde korumalar, koşturan bürokratlar olmadan salona
giren bir siyasetçi. Konser bitiminde korumaların halkı iterek yol açmasına
ihtiyaç duymayan, sırasını bekleyerek salondan çıkan bir dünya lideri.
Yurt dışında devlet desteğiyle, belediye sponsorluğuyla düzenlenen
festivallere-etkinliklere tanık olduğumda da düşünürüm bunları. Belediye
başkanlarının sahneye çıkıp bir çeşit seçim konuşması yapmadığı, sponsorların
tek tek alkışlatılmadığı, ön üç sıranın siyasetçiler ve akrabalarıyla
doldurulmadığı törenlerde.
Yerel
yönetimlerin basına servis ettiği açılış fotoğraflarını gördüğümde düşünürüm
bunları. Diyelim ki bir sergiyse açılışı yapılan, eserlerden çok başkanların
fotoğrafı gönderilir gazetelere. Sanatı desteklemekle övünen başkanın tam
ortaya yerleştirildiği, ‘himayesindeki sanatçıların’ sağa sola yerleştirildiği
bir fotoğraf.
Elbette Türkiye
ve dünya terör batağındayken, siyasetçilerin geride durmayı başarabileceği bir
dünyanın hayaliyle cümleler kurmak, çoğu kişiye yersiz-gereksiz ve romantik
gelecektir.

Yine de kısa bir
süre…
Yarım kalmış bir yazı
Okuduğunuz yazı, o üç noktaya geldiğim sırada yarım kaldı. Radikal için yazıyordum bu yazıyı. Eğer gazete basılı halinden sonra, internet ortamında da kapatılmamış olsaydı, 23 Mart tarihinde okuyacaktınız bu yazıyı. Daha doğrusu yazının tamamını. Buraya koymadan önce bitirmek gelmedi içimden. Hatta, yazıyı okuyup yapmam gereken kontrolleri, düzeltmeleri bile yapmadım. Olduğu gibi koydum buraya. Hatasıyla, sevabıyla.
Radikal’de hatamla-sevabımla yazdım. O yolculuk, bu yarım kalmış yazıyla bitmiş oldu. Okuyanlara teşekkür ederim.

bir yorum bırakın