SAÇKIRAN: Saçkıran deyince, herkes ağız birliği etmişçesine aynı tedaviyi önerir: ilk duyulduğu anda alaycı bir gülümseyişe neden olsa da, sorunlu bölgeye sarımsak sürmenin olumlu sonuç verdiği bilinen bir gerçektir. Oysa Muhsin’in farklı bir sorunu vardır; saçkıran değildir, doğar doğmaz onu kucağına alan hemşirenin uzun tırnaklarından kalma bir izdir sağ yanağındaki saçsız bölge. (Bir erkek bir kadını niye sever? Bir erkek bir kadından niye nefret eder?) Bir kadından hediyedir herkesin sağından yürümesine neden olan –sağ yanını göstermemek için başka ne gelir elinden- o iz… Bir kadının damgasıyla “Merhaba,” der hayata Muhsin. Onur Caymaz’ın çerçeve hikâyesinin her adımında biraz daha hüzünle yürürken Muhsin’in sesi yankılanır durur kulağımızda: “Saçkıran değil hocam, hemşirenin tırnağı…”
S
(Onur Caymaz, Hüzün İyidir)
SONBAHAR:Suskun sabahlara saklanmış, silinmedik sevda sözcükleri sürüklüyor sokaklarda sonbahar. Son senfonisine sığdırıp savuruyor sorgusuzca. Sağanak sağanak. Sırılsıklam sevgililer sonsuzluk sonatı soluyorlar sadece. Sessizce…