Can Yücel

Gezi-Concert-1

02 Haz: Sen de oradaydın Can Baba!

Fazıl Say’ı anlatmama gerek yok Can Baba! Senin tayfadan, bilirsin onu. Zaten öyle bir albüm yaptı ki, seni bütün dostlarınla aynı masaya oturttu. Metin Altıok da var o masada Nazım Hikmet de. Bununla da yetinmedi deli çocuk, Rilke şiirlerinin sokak sokak dolaştığı, Schiele tablolarının bedenimizin zavallılığını ezberlettiği Viyana’dan iki güzel dostuyla tanıştırdı bizi. Ferhan Önder ve Ferzan Önder kardeşler, piyanoyu öyle çalıyorlar ki, her notada bir yudum şarap almış gibi oluyorsun Can Baba! Konser bittiğinde, “içtim şarap, halim harap” vaziyetindeyiz…

IMG_1324

10 Eyl: Tişörtünüzde kimin resmi olsun istersiniz?

İstanbul Şiir Festivali ile ilgili yazıda sözünü ettiğim Cortazar tişörtü, bir nebze de olsa ilgi çekti. Ben de fotoğrafını çekip Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. Tişörtlerdeki resimlerin, desenlerin, yazıların birer simge olduğu, bir duruşu simgelediği ve çoğunlukla kapitalist dünyanın ürünleri olduğu bilinir. Kimi sever, kimi sevmez. Bu konuda söylenecekler var elbette. Ama yine de şu Cortazar tişörtüne bakınca ve Kafka’dan Pessoa’ya kimi yazar desenli tişörtlerimi düşününce aklıma takılan bir soruyu paylaşmak istedim. Edebiyat severler, bir simge olarak anılsa bile, sevdikleri…

canyucel

02 Nis: Bir anı: Can Baba’yı özlemek!

    Yıl 1982. 14 yaşındayım. Ankara’da soğuk bir Cumartesi. Bir cebimde iki kitap, Yazko Yayınları’ndan iki Can Yücel kitabı, Kızılay’ın yolunu tutmuşum. Diğer cebimde hayallerim var. Otobüste giderken, öyle sahneler kuruyorum ki kafamda, o hayaller gerçek oluyor birden. İnanıyorum kurduğum dünyaya. Bir imza günü öncesinde öylesine heyecanlanıyorum ki, ellerim buz kesiyor. O yıllarda, kadim dostum Levent Gönenç’le şiir okuyup, şiir yaşıyoruz. İkinci Yeni olmazsa olmazımız. Can Yücel’in apayrı bir yeri var. Kitaplarını okuya okuya eskitiyoruz. Bir dergide gördüğümüz onunla ilgili…