Kitap önermeyi severim. Aslında en güzeli tanıdığın, okuma zevkini bildiğin bir insana, bir arkadaşına kitap önermektir. Daha da güzeli, o kişinin de sana “Falanca kitabı mutlaka oku,” demesidir. Merkezinde bir kitabın olduğu sohbetin tadına doyum olmaz. Kitap önermek, kişisel bir beğeninin yansımasıdır. Önerdiğiniz kitap, bir okur için “harika” olabilir bir diğer okur için “vasat”. Önerdiğim bir kitabı “memnuniyetsizlikle” karşılayanlar olduğunda üzülmem. Aksine, bu memnuniyetsizliği, o okurun kendi yolunu bulması için değerli bir adım olarak görürüm. Twitter ortamını daha aktif kullandığım…
Cervantes
Yıl boyunca çok sayıda çeviri kitap okuyorum. Bazıları hakkında tanıtım yazıları kaleme alıyorum. Bu yazılarda kitabın çevirmenini de anmayı unutmuyorum. Bu değerlendirmeyi yaparken, kitabın Türkçedeki okunurluğu, anlaşılırlığı, yazarın kurduğu dünyanın dildeki yansıması, üslup bütünlüğü ve sürekliliği gibi noktalara bakarım. Bir çevirinin “iyi-kötü” olarak tanımlanması, kendi dilimdeki bilgimle başlar. Sonra tanıtım yazısına birkaç sözcükle yergilerimi ya da övgülerimi yazarım. Övgü sözcükleri bellidir; mükemmel, başarılı, akıcı… Edith Grossman’ın YKY tarafından yayımlanan Çeviri Neden Önemlidir? adlı kitabını okuduktan sonra bunun sığ bir yaklaşım…