Telefonumun ekranına bakıyorum. Eski ve hala kullandığım adıyla Twitter, yeni adıyla X simgesi orada duruyor. Hâlâ orada olması tuhaf… çünkü ben artık orada değilim. Tümüyle kapatmadım hesabı. Hâlâ okuduğum bir kitabı, izlediğim bir filmi, yaptığım bir işi duyurmanın pratik bir yolu olarak duruyor. Ama kendimi o meydanın ortasında hissettiğim günler bitti. Bu kararı verirken şaşkınlıkla fark ettim: 2009 yılında kullanmaya başlamışım. Uzun bir zaman dilimi. Yeni tanıdıklar edinmişim, değerli düşüncelere, yazılara ulaşmışım. Sabahları oraya bir “günaydın” bırakmak bir tür ev…
Gündem
Gülşen’in bir belediye festivalinde sunucuya dersini verdiği videoyu izlememiştim daha önce. Hani konser sonrasında belediye başkanı çiçek vermek için sahneye gelirken kaşla göz arasında “Başkan geliyor çoraplarını çek” diyen sunucuya herkesin önünde ders verdiği görüntüler. Bir dakika içinde iktidara, iktidar yalakalığına, erkeklik hallerine ve çok daha fazlasına ayar çekiyor Gülşen. Sakin, yumuşak bir sesle konuşuyor ama sözler gülle gibi. Az önce sosyal medyaya baktım, bu manasız tutukluluk halinde olumlu yönde bir gelişme var mı diye. Yok! Ancak manasızlığı konusundaki düşünce…
Bu yazı Afyonkarahisar Kent Konseyi başkanı “Caz festivali gereksizdir” açıklamasını yapmadan önce yazılmalıydı. “Önce yazılmalıydı” meselesine geleceğim. Ama önce olayı hatırlayalım: Geçenlerde Afyonkarahisar Kent Konseyi Başkanı Şemsettin Yasan, Haziran ayının son günlerinde 21’ncisi düzenlenen Afyonkarahisar Caz Festivali’nin “gereksiz” olduğunu savundu. Bir sosyal medya paylaşımıydı bu. Şöyle bir soru attı ortaya Yasan. “700 bin nüfuslu Afyon’da Caz Festivali’ne kimler katılır? Yüzde bir olsa 7 bin kişi eder. Gelen bini bile bulmaz. Onun da yarısı protokol. O zaman niye?” Gelen yoruma da…
