Yıllar önce, Ankara’da ya Çağdaş Sahne’de ya da Sanatevi’nde izlemiştim Akira Kurosawa‘nın Ran filmini. Sinemanın karanlığında, cebimdeki küçük deftere notlar aldığımı hatırlıyorum. Neler yazdığım aklımda değil. Oysa o yaşımda, o ruh halimde filmin bana ne notlar aldırttığını görmek isterdim bugün. Biraz kaba bir arşivcilik, hatta çöpçülük oluyor ama eski defterleri atmamak lazım. Sonrasında, video döneminin olanakları çerçevesinde bulabildiğim bütün Kurosawa filmlerini izledim. Ama bir tanesi kurguya bakışımda dönüştürücü etki yaptı. Bir daha izlemekten yorulmadım; bir daha, bir daha… Kurgu deyince sinemaya…
Kurosawa
Kurosawa’nın başyapıtlarından Raşōmon’un yazarı Ryûnosuke Akutagava’nın öyküleri hakkında “Milliyet Kitap Eki” nde yazdığım yazının geniş hali ve kitabın çevirmeni Oğuz Baykara’nın görüşleri… Raşōmon filminin konusunu çoğu sinemasever, sanatsever ezbere bilir. Tek bir cümleyle söylemek gerekirse; ormanda evli bir çiftle karşılaşan bir haydut, erkeği öldürüp karısına tecavüz eder. Peki sadece üç kişinin arasında geçen bu olay gerçekte nasıl yaşanmıştır? Olayı, haydutun, kadının, ölen kocanın (elbette bir medyum aracılığıyla) ve olan bitene gizlice şahit olan bir oduncunun anlattıklarını dinlediğimizde, gerçeğe ulaşabilir miyiz?…