Yıl 1979. Ortaokula başlıyorum. İlkokul yılları boyunca aynı sırayı paylaştığım kadim dostum Levent Gönenç ile Pink Floyd tutkum da o yıllarda başlıyor. 1980’in ilk ayları. Eylül’de ülkenin üzerine çökecek karanlıktan haberimiz yok. Levent’le ilkokul sıralarını geride bırakmış, Ankara Namık Kemal Ortaokulu’nun bahçesine koşmuşuz. Aynı sınıftayız yine, aynı sırada. 1979’un son aylarında yayınlanmış olan The Wall albümünün, o meşhur şarkısı dilimizde: Another Brick In The Wall (Part 2). “Eğitim sistemine ihtiyacımız yok, düşüncelerimizi kontrol etmenize ihtiyacımız yok” diye bağırmayı pek seviyoruz….
Roger Waters
Muhteşem Pink Floyd albümü The Dark Side Of The Moon bu yıl 50.yaşını kutluyor. Gerçi kutlama deyince törenler, partiler falan gelmesin akla. Roger Waters’ın “Arkadaş, ben bütün albümü yeniden kaydedeceğim” çıkışının dışında grubun hayatta olan üyelerinden, bu kaydın efsane mühendisi Alan Parsons’tan ve 1973 kadrosundan bir ses yok. Yeri gelmişken Waters’ın yeniden kayıt çıkışıyla ilgili düşüncemi de söyleyeyim: Sözler ona ait. Bestelerin çoğu ya tümüyle onun ya da aslan payının sahibi. İsterse kaydeder, kimse de bir şey diyemez. Ama ortaya çıkan başka bir albüm…
Roger Waters‘ın, 25 yıl aradan sonra yayınladığı yeni albümü Is This The Life We Really Want? için Uncut dergisine verdiği röportaj her yönüyle okunmaya değer. Dileyen çılgın dileyen kibirli desin, dileyen dahi dileyen tüccar desin… Waters çığır açıcı-dönüştürücü-sarsıcı bir müzisyen. Çok yakın bir zamanda Londra’daki Pink Floyd sergisini gezmiş biri olarak, o sarsıntıyı nasıl oluşturduğunun “tanığı” olduğumu söyleyebilirim. Waters’ın, Michael Bonner’ın röportajdaki bir sorusuna verdiği cevap hoşuma gitti. Bonner, Robert Wyatt‘ın Pink Floyd’un ritim grubu için “inanılmaz derecede güçlü” diyişinden…
Roger Waters‘ın doğum günü bugün. Benim için bir ilkgençlik idolünün doğduğu gün yani. Dinlediğim ilk Pink Floyd albümünün “The Wall” olması yaşım gereği şaşırtıcı değil. O ilk dinleyişten sonra, dostum Levent Gönenç‘le grubun tarihine derinlemesine bir yolculuk yapmaya başlamıştık. 13-14 yaşlarımızda Pink Floyd dinlemeden geçirdiğimiz gün yoktu. Pompei konserinin videosuna ulaştığımız günü, “The Final Cut” çıktığında Ankara Radyosu’nun kapısında Yavuz Aydar’dan bir iki şarkılık kayıt alabilmek için nasıl nöbet tuttuğumuzu dün gibi hatırlıyorum. Alan Parker imzalı “The Wall” filminin videosunu izlerken…