Geçenlerde Fil Uçuşu’nda “Tanıtımcı Gazetecilik” diye bir yazı yazdım. Hep söylüyorum; burası benim not defterim gibi oldu. Biraz günlük, biraz müsvedde, biraz da üstünde çalışmak istediğim konulardaki notlar. Ne kadar okunduğunu, insanların zihninde nasıl çağrışımlara yol açtığını düşünmeden yazıyorum. O yazı da böyle bir düşünceyle kaleme alındı, daha sonra geliştirmek üzere aldığım notlar diyebiliriz. Yazıyla düşüncelerine değer verdiğim üç gazeteci arkadaşım ilgilendi: Yenal Bilgici, Ümit Alan ve Elif Bereketli. Kimi noktalarda düşüncelerimiz buluştu, kimi noktalarda farklı kavram seçimlerini tercih ettik….
Yenal Bilgici
Fil Uçuşu’nda son yazı Yenal Bilgici ile ilgili. Aynı isimden devam edelim. Yenal, bugünden başlayarak her pazar günü Gazete Duvar‘da olacak. Daha ilk yazıdan uçmaya başladı. Kendisine Jules Verne’den kanat takmış, uçar elbette. Yazının kanatları Jules Verne, gövdesi ise “Altın Fırçalı Adam” Aslan Şükür. Altın Kitaplar’ın Jules Verne kapaklarından giriyor konuya Yenal ama Aslan Şükür deyince aslan payının Tay Yayınları’nda olduğunu da unutmuyor. O bölüm için yazıdan alıntı yapayım: Türkiye, yetmişli seksenli yıllarda çizgiromanları, dışarıdan özellikle de İtalya’dan ithal ediyordu…
Yenal Bilgici, uzun süren çalışmasının ürününü bizlerle paylaştı: Memlekette Tuhaf Zamanlar – Hakikat-Sonrasıyla Geçen İki Binli Yıllarımız Neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemediğimiz bir dünyada körlemesine ilerliyoruz. Üstelik bu ayırt edememe halini kabul etmiyoruz. “Ben hangi bilginin doğru olduğunu biliyorum ama bunu anlayamayan zavallılar için üzgünüm” havalarındayız, bir bataklıkta debeleniyoruz. Özellikle orta-üst sınıfın o kendinden emin, kibirli, “kötü şeyler benden uzaktadır, ben orada yaşanan şeylere burada üzülürüm” ukalalığıyla bezenmiş halleri gerçek-dışı’nın çoğalmasında önemli bir rol oynuyor. Yenal ‘ın daha…