Üstünde roman yazan her kitaptan edebi bir tat almayı beklemek, en basitinden safdillik olur. Hatta kimi okur, kimi zaman normalde algısını
yorduğundan daha “hafif” bir okuma yolculuğu ister. Eh buna da tamam; kim ne
karışır. Zaten raflar böylesi kitaplarla dolu, dileyen dilediği tarzda bir “hafif
kitap” bulabilir kendine. Üstelik bu kitapların çoğunun kapağında “uluslararası
çok satar” etiketi pırıl pırıl parlamaktadır. Arka kapakta birkaç gazeteden,
ünlüden alıntılar falan filan…
başucuma taşıdı: Yeni bir yayınevinden Yabancı Yayınları’ndan çıkan “Sokak
Kedisi Bob”. Okurun bir kısmının en sevdiği duyguyu doyuracağı garantisiyle
geliyor kitap; gerçeklik duygusu. Aman da aman, bayılırım buna. “Bu kitapta
yazanların ne kadarı gerçek?” sorusunu sormasına gerek yok okurun. Bu kitap
gerçek bir hayat hikayesine dayanıyor.
Sokaklarda yaşayan James Bowen, yaralı bir sarman
bulur. Bob adını verdiği bu kediyi iyileştirmek için mücadele veren James, bir
yandan da kedinin sevgisi sayesinde uyuşturucu bağımlılığından kurtulacaktır. Sonunda
ayrılmaz ikili olurlar, videoları YouTube’da izlenme rekorları kırar, Hollywood
yapımcıları vpeşlerine düşer, twitter ve facebook hesapları takipçi rekorları
kırar, mesele giderek daha çok rakamlar üstünden konuşlur hale gelir falan
filan… Şu kadar takipçi, bu kadar tık, o kadar satış, bilmem ne kadar imza,
dağlar kadar para, paralar kadar başarı, alkış, alkış, alkış…
Kitabın dili hakkında bir şey söylemeye gerek yok.
Kimi zaman “Yahu bu kadar basitini yazmak da zor be kardeşim,” dedirtecek kadar
düz bir anlatım, klişeden duvarlar ören olay dizileri, hatta kedilerin o
soğukkanlı ve kendinden emin duruşlarını bile tehlikeye düşürecek kadar sulu
zırtlak bir “sevgiye sığının” duygusallığı. Aman da aman…
Ayrıca aklıma gelmişken söyleyeyim, siz siz olun,
kedinizin sevgisini ve sevimli görünüşünü paraya ve başarıya çevirmek konusunda
bu kadar vahşi arzular beslemeyin.
Neyse… Tasarımı, baskısı, boyutları falan güzel
bir kitap “Sokak Kedisi Bob”. Böylesi kitapların meraklıları koşarak alacak,
heyecanla okuyacaktır. Ben de “uluslararası çok satar” etiketli kitap okuma
hakkımı kullanmış oldum böyle.
Ah şunu da söylemezsem olmaz; kedileri hafife
almayın.
Bir kediyi hafife almaktan daha basiretsiz bir davranış düşünemiyorum.
Dewey vardı bir de; http://www.deweyreadmorebooks.com/
Merhaba..
Tanıttığınız kitabı dün akşam okuduğum OT dergisinde gördüm.. Fakat bu yazdıklarınız, kitap hakkında daha ayrıntılı bilgiler içeriyor..
Dergide adınızı görmek ve satırlarınızla orada da buluşmak ayrıca mutlu etti.. Devamını görmek, okumak dileği ile..
Kedilerin gizemli ve sırlarla dolu olduğunu düşündüm hep. Ve hep merak ettim, o derin bakışların ardında ne düşünürler diye.
Bob'un gizemini, sırrını çözmek imkansız belki de… Belki de çözmemeli, öylece kabul etmeli.
Çok satmasından değil de, gerçek bir öyküyü anlatmasından ve tabii sizin yorumlarınızdan ötürü okuyasım geldi bu kitabı. Paylaşım için çok teşekkürler.
Geçmiş 17 Şubat Dünya Kedi Günü'nüz kutlu olsun o halde 🙂 Bu da benim günün anlam ve önemine dair yazım
http://huseyinsevkitopuz.blogspot.com/2013/02/17-subat-dunya-kedi-gunu.html
Ben, bu kitabı mutlaka elde etmeliyim dürtüsünü yazdıklarınızı okuduktan sonra yitirmiş bulunmaktayım. Yazınızı okumuş olmama sevindim.Her şey rakamlardan ibaret olmamalı. Benim de bir kedişim var, benden daha akıllı. Saygılar!