Son yıllarda karşımıza en çok çıkan kavramlardan biri: Kentsel Dönüşüm.
Kimileri yaldızlı bir çerçeve içinde sunuyor bu kelimeyi, kimileri de o
çerçevenin yaldızlarını kazıyınca altında nasıl derme çatma bir yapı olduğunu
anlatabilmek için çırpınıp duruyor. Kapitalizm makinesinin çarkları durmadan
dönüyor bu arada. Kentsel dönüşüm-kenti bölüşüm olarak evimizin kapısına kadar
dayanmış durumda. Kimileri de, o canavar evinden içeri girene kadar gözünü
yummaya devam edecek.
çerçevenin yaldızlarını kazıyınca altında nasıl derme çatma bir yapı olduğunu
anlatabilmek için çırpınıp duruyor. Kapitalizm makinesinin çarkları durmadan
dönüyor bu arada. Kentsel dönüşüm-kenti bölüşüm olarak evimizin kapısına kadar
dayanmış durumda. Kimileri de, o canavar evinden içeri girene kadar gözünü
yummaya devam edecek.
Göçe mecbur bırakılan insanlar, alt yapı hizmetinden mahrum bırakılmış
mahalleler, kültürel birlikteliği yok edilmeye çalışılanlar, Dünya Bankası’nın
dayatmasıyla finansal merkez olma yolunda atılan adımlar, kara ve karanlık bir
emlak borsası, yok edilen ormanlar, siyasi kararlarla yaratılan yeni yerleşim
alanları, üçüncü köprü ve Marmaray projelerinin ardında yatan dinamikler,
TOKİ’nin avcuna bırakılan insan hayatları, AVM’ler, gökdelenler, gittikçe
şişmanlayan her devrin adamları, küresel kent aldatmacası ve her yeri delindiği
halde patlamayan kentsel dönüşüm balonu.
mahalleler, kültürel birlikteliği yok edilmeye çalışılanlar, Dünya Bankası’nın
dayatmasıyla finansal merkez olma yolunda atılan adımlar, kara ve karanlık bir
emlak borsası, yok edilen ormanlar, siyasi kararlarla yaratılan yeni yerleşim
alanları, üçüncü köprü ve Marmaray projelerinin ardında yatan dinamikler,
TOKİ’nin avcuna bırakılan insan hayatları, AVM’ler, gökdelenler, gittikçe
şişmanlayan her devrin adamları, küresel kent aldatmacası ve her yeri delindiği
halde patlamayan kentsel dönüşüm balonu.
On beş yıla kadar fiziksel kapasitesinin kaldırabileceğinin on beş katı bir
nüfusa, yolların başa çıkamayacağı araç sayısına, hayali bir istihdam
yaratmaktan öte gitmeyecek sayıda gökdelen sayısına, nefes almanın mümkün
olmayacağı bir daralmaya hazırlanan İstanbul. Alt üst edilmiş ekolojik yapı.
Neo-liberal politikalarla alt üst edilmiş sosyal dengeler. Eşitsizlikler.
Yıllardır ihmal edilen sağlık ve eğitim politikaları. Açlık. İşsizlik.
Çaresizlik.
nüfusa, yolların başa çıkamayacağı araç sayısına, hayali bir istihdam
yaratmaktan öte gitmeyecek sayıda gökdelen sayısına, nefes almanın mümkün
olmayacağı bir daralmaya hazırlanan İstanbul. Alt üst edilmiş ekolojik yapı.
Neo-liberal politikalarla alt üst edilmiş sosyal dengeler. Eşitsizlikler.
Yıllardır ihmal edilen sağlık ve eğitim politikaları. Açlık. İşsizlik.
Çaresizlik.
“Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir” meselenin üstüne cesaretle giden, önemli
bir belgesel. Yönetmenliğini İmre
Azem, yapımcılığını ise Gaye Günay’ın yaptığı belgesel, Saraybosna Film
Festivali İnsan Hakları Ödülü’nü ve SİYAD En İyi Belgesel ödülünü
aldı. Vizyona bağımsız girebilmek için Türkiye’de ilk defa “kitlesel fonlama”
yöntemiyle 20 bin lirayı internetten toplayan belgesel, 10 hafta vizyonda
kaldı. Bu süre içinde yaklaşık 7500 kişi tarafından izlendi. Şimdi çok daha
fazla kişiye ulaşacağına inanıyorum. Çünkü belgesel, Özlem Ölçer tarafından
tasarlanmış ve geri dönüştürülebilir çevre dostu kağıttan tek tek elle
yapılmışözel kutusundaki DVD’si ile raflara çıktı.
bir belgesel. Yönetmenliğini İmre
Azem, yapımcılığını ise Gaye Günay’ın yaptığı belgesel, Saraybosna Film
Festivali İnsan Hakları Ödülü’nü ve SİYAD En İyi Belgesel ödülünü
aldı. Vizyona bağımsız girebilmek için Türkiye’de ilk defa “kitlesel fonlama”
yöntemiyle 20 bin lirayı internetten toplayan belgesel, 10 hafta vizyonda
kaldı. Bu süre içinde yaklaşık 7500 kişi tarafından izlendi. Şimdi çok daha
fazla kişiye ulaşacağına inanıyorum. Çünkü belgesel, Özlem Ölçer tarafından
tasarlanmış ve geri dönüştürülebilir çevre dostu kağıttan tek tek elle
yapılmışözel kutusundaki DVD’si ile raflara çıktı.
Tam da 1.İstanbul
Tasarım Bienali ile aynı zamanda bu belgeselin DVD’sine ulaşabilmek önemli.
Kişisel tavsiyem önce belgeseli izleyin sonra da bienali gezin. Bir süre
kendinize gelemeyeceksiniz. Ama bu konuda bir adım atmazsanız, zaten bir süre
sonra hiç kendinizde olmayacaksınız.
Tasarım Bienali ile aynı zamanda bu belgeselin DVD’sine ulaşabilmek önemli.
Kişisel tavsiyem önce belgeseli izleyin sonra da bienali gezin. Bir süre
kendinize gelemeyeceksiniz. Ama bu konuda bir adım atmazsanız, zaten bir süre
sonra hiç kendinizde olmayacaksınız.
Kentler dönüştükçe bizler de dönüşüyoruz sanki. En kısa zamanda DVD'yi edinip izlemeli, teşekkürler.
Yekta Bey selamlar. Bu güel yapımı insanlar ile paylaştığınız için size çok teşekkür ederim. Konu ile ilgili benim de söylemek istediklerim olduğu için, kısa süre önce yazmış olduğum yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Umarım okur ve hoşlanırsınız. Sevgiler
http://karpuzkesecektik.blogspot.de/2012/03/arkay-dortleyelim.html
Ucu bucağı olmayan tarihi şehir … Şimdi bir asfalt mezarlığı … istanbul beyefendisinin yerinde şimdi aşiret reisleri minibüs plakaları … Kimsesizlik istanbulun hiç bu kadar kaderi olmamıştı …
Güzel bir inceleme yazısı olmuş. Ben de bugün izledim, hâlâ izlememiş olan varsa diye: http://www.likuu.com/film/2011/ekumenopolis-ucu-olmayan-sehir