• Adana dönüşü, iş temposu doğal olarak hızlandı. O güzel kamp günlerinden sonra böyle bir yoğunluk olacağı belliydi aslında. En kötüsü, bu koşturma içinde dostlarıma gönlümce zaman ayıramamak. Kimileri gönül koyuyor, biliyorum. Ama tempo ancak bu kadarına izin veriyor. Can sıkıcı haberler de aldım bu arada. Çok yakın bir arkadaşımın bitmek bilmeyen mide sorunları, sevdiğim iki insanın ciddi sağlık sorunları (neyse ki durumları şimdi iyi) canımı sıktı. Hayat koşturması içinde, sevdiklerimizin sağlığını düşünmeyi bile unutuyoruz bazen. Olmuyor öyle, olmuyor.
• Sonunda bitti. Son okumaları da yaptım ve artık benden çıktı. Şimdi en sancılı süreç başladı, en azından benim için öyle. Düşünmeye devam ediyorum.
• Beirut’un “The Rip Tide” albümü son günlerin sıklıkla dinlenen albümü oldu.
Altın Koza'yı takip etmiş biri olarak, belki sizi göremedik ama Derviş Zaim, Ebru Ceylan ve Taner Birsel'e rastlamıştık. Tabii bu işin biraz da sübjektif bir yanı var, her jürinin elinde ödül listesinin de şekli değişebilir. Elbette sizlerin kararlarınızın birçoğu benim de beklediğim, olumladığım kararlardı. Yine de Simurga bütün eksikliklerine rağmen jüriden 1 tanecik bile ödül çıkmaması beni şaşırttı, dahası; Sanat Yönetimi dalında Aşk ve Devrim'e gelen ödülü garipsedim sanki o alanda Türk Pasaportu unutuldu gibi geldi. Muhakkak jürinin kendince açıklamaları vardır, bir iki cümle de olsa dinlemek isterdim.
Erke'ye… Dilerim bir gün karşılaşır ve aklınıza takılanları yüz yüze konuşma fırsatı buluruz.