Altyazı: Kentlerin Sineması

Önce David Harvey’nin Metis Yayınları tarafından yayımlanan “Asi Şehirler” kitabının arka kapak yazısına bir göz gezdirmek gerekiyor: “Asi Şehirler” neoliberal iktisat tarafından kurgulanan kriz anlatısı ile krizin kendi üzerlerinden telafi edildiği kitlelerin konumu arasındaki makasın giderek açıldığı bu zaman kesitini tahlil ediyor. Bir ayağı sokakta olan kitap, doğrudan eylem lehine uzun vadeli bir kavramsal analiz de sunuyor. Harvey, 1980’lerin ikinci yarısından bu yana olgunlaştırmakta olduğu kentsel iktisat anlayışını burada özlü bir biçimde ortaya koyarken, bir yandan da kavramsal soru ve çözümlemelerin kentsel toplumsal hareketler açısından ne gibi yeni doğrultulara işaret edebileceğini irdeliyor.


Harvey’nin bu kitabından ve 1990 tarihli “Postmodernliğin Durumu”ndaki Blade Runner göndermesinden faydalanarak girişini yapan ve okurunu sayfalarına heyecanla davet eden bir dosya var karşımda. Muhteşem sinema dergisi Altyazı‘nın Eylül 2013 tarihli nüshasının kapağına da taşınmış olan “Kentlerin Sineması” dosyası. Daha “Direnişin Sineması” dosyasının ince ayarını yapamamışken yeni bir dosyadan sınava girmeye hazırlanıyor gibiyim. Üstelik kapısını Harvey’den açtıktan sonra, İstanbul üstünden bir mücadele bekleye okurlarını da ters köşeye yatıran bir dosya. Kentsel dönüşüm, çarpık yapılaşma, güvenlik sorunları, varsıl ile yoksulun bitmeyen mücadelesi, şehrin dayattığı yeni zaman anlayışı, bir turistik yanılsama olarak şehrin varlığı ve ötesi.

Altyazı’nın övgüye ihtiyacı yok. Kısa bir süre de olsa yazarı olduğum için mutlu olduğum benzersiz bir iş. “İş” demem boşuna değil çünkü ekip bilindik sinema dergilerinin yaptığının çok ötesine geçiyor. “-mış gibi” yapmadan yazan, konuşan bir dergi. Popüler var elbette, güncel olan var, ‘bugün’ var ama popülerin ışığının göz kamaştırmasına izin yok. İyi sinema seyircisi olmanın bir kibir bulutu olduğuna inanmak yok, ‘geçersin perdenin/ekranın karşısına izlersin’ sadeliği var.

Dosyada okuduğum ve ilgimi çeken bazı noktaları alıntılamak/yorumlamak amacıyla oturdum bu yazıya. Ve şu bir önceki paragrafta sadece önermekle yetinmeye karar verdim. Ben ne dersem diyeyim eksik ve yapıştırma kalacak. Arşivlik bir derginin, yine arşivlik bir sayısı var ortada. Herkes alıp kendi yorumlasın.

…ve son söz: Ah, şu “Adı Geçen Filmler”in hepsini izleyebilsem, daha ne isterim.

Comments (1)

Son cümleyle hislerime ve düşüncelerime tercüman oldunuz, daha direniş sinemasının hakkını verememişken, eylül sayısıyla izlenecek filmler listesi hayli kabardı:)

Leave a comment