Bir kez daha Vonnegut

Kurt Vonnegut…

Türkiye’de de hatırı sayılır bir okur kitlesi olan yazar.

Kafası güzel insanlardan.

2007’de göçtü gitti bu dünyadan. Ama kitaplarını okuyunca, ne kadar “zamansız” bir yazar olduğunu anlıyor insan. Daha doğrusu, “tüm zamanları kapsayan” bir yazar.

Mavi Sakal/Bluebeard, Şubat ayında Handan Balkara’nın çevirisiyle, Can Yayınları’ndan çıktı.

Müthiş bir kurgusal otobiyografi bu. Şampiyonların Kahvaltısı romanında okurun karşısına çıkan dışavurumcu ressam Rabo Karabekian’ın hayat hikayesi.

Kısa bölümler, zaman içinde gidiş-gelişler ve hayat hikayesinin zeminine yerleştirilmiş bir Amerika ve Amerikan sanat algısı eleştirisi. Üstelik geçen yüzyılın en kaypak yıllarının bir fotoğrafı.

Rabo Karabekian’ın bir Ermeni olarak 1915 hakkında söyleyecekleri de var elbette. Çünkü anne ve babası Rabo’nun tanımlamasıyla ‘soykırımın ve katliamın’ tam ortasına düşmüş durumda. Romanın birinci bölümünde, ilk döt-beş sayfasına yerleşmiş olan bu hikaye, imparatorluklar devrinden ve soykırımdan söz ediyor.

Mavi Sakal, kara mizahtan örülmüş bir kazak giydiriyor okuruna. Ama bu kazağın desenleri sadece mülteci olmaktan, sanat dünyasından ve felaketlerin dünyasında insan kalmaya çalışmaktan oluşmuyor. Vonnegut’un sürekli okurları nasıl bir olaylar sarmalıyla buluşacaklarını biliyor, sürprizi kaçırmayayım.

Aklıma gelmişken, Kurt Vonnegut daha önce Gece Ana ile Fil Uçuşu’na konuk olmuştu.

Mavi Sakal okunmalı. Vonnegut buldum mu kaçırmam diyenlerdenseniz, tavsiyedir.

Comments (1)

Bu güzel yazı ve tavsiyeler için teşekkürler. Kaleminizden ustaları okumak büyük keyif ve önemli bir deneyim.

Leave a comment