Bolano’nun soğukkanlılığı



Lümpen Roman, Roberto Bolano‘nun ölmeden önce yayımlanan son romanı. Onun bize vedası bir anlamda. Kısa ama vurucu bir veda.

Peki bu romanı vurucu kılan ne? Bolano’nun sakin ve cesur dilinden ötede duran bir nokta var. Kitabın anlatıcısı ve diğer karakterleriyle, okurun arasındaki duygusal makasın kapanmasına izin vermeyen soğukkanlı üslup. İsimsiz ve geçmişsiz karakterlerin, bugünsüz ve yarınsız sürüklenişlerine an be an ortak olmamızı sağlıyor. Ama bir adım ötesine geçirmiyor okurunu.

Kitabın isimli ve geçmişli tek karakteriyse, ana karakterimizin kilidinin açılmasını sağlayan bir anahtar gibi. Her boyutuyla karanlıkta yaşayan bu karakterin dönüşümlerle dolu geçmişi, anlatıcımızın karanlığını sayfa sayfa yarıyor.

Üstelik bu çözülmeyi, merakı dinç tutan bir gerilimin içinde veriyor Bolano. Böylesine soğukkanlı bir üslupta yakalanması zor bir heyecanı yakalıyor yazar. Sayfaları hızla çevirmek istiyor okur.

Edebiyatın erken kayıplarından biridir Roberto Bolano.

Lümpen Roman, bu kaybı bir kere daha hatırlamamı sağladı. Romanın açılışı, anlatıcı ve kardeşinin iki yabancıyla evde geçirdiği günler ve sona giden yolculuk unutulacak gibi değil.

Leave a comment