Dünya böyle, değişmez!

Torsten Krol yine karşımızda. Dünya edebiyat basınını 2000’lerin sonunda meşgul eden “Torsten Krol takma adıyla yazan ünlü yazar aslında kim?” dosyasını tekrar açmaya gerek yok. Ama hazır sözü geçmişken, o dönemde bu pseudonym olayının arkasındaki ismin Stephen King olduğuna dair yankılanan şehir efsanelerini hatırlatayım. Daha önce ‘Callisto’ adlı romanını okuduğumuz Krol’un ilk romanı ‘Yunus İnsanlar’, yine Everest Yayınları etiketiyle ve usta bir edebiyatçının, Pınar Kür’ün çevirisiyle Türkçede.

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrası. Hitler’in göğsüne taktığı Demir Haç’ın gururunu yaşayamadan Rus cephesinde hayatını kaybeden Nazi subayı Heinrich Linden’in ailesinin çaresiz durumuna, Venezuela’daki amcaları Klaus bir çözüm bulur. Klaus ağabeyinin karısıyla evlenecek, iki oğluna baba olacak, hatta Nazi avcılarını atlatabilmek için Linden soyadını da değiştirip yeni bir yaşam kuracaktır. Yeni soyadlarıyla Brandt ailesinin macerası böylece başlar. Anne Helga, on altı yaşındaki Erich ve herkesin Zeppi diye çağırdığı on iki yaşındaki Friedrich’i yanına alıp Venezula’ya gider. Küçük bir kilisede nikah töreni yapılır ve hemen ardından aile amca-baba Klaus’un yeni görev yerine doğru, çift motorlu bir uçakla yola koyulur. Ancak uçağın düşmesi hayatlarını tümüyle değiştirir. Üstelik yaşayacakları, kutsal aile ve Tanrı kavramlarını yücelten ‘İsviçreli Robinsonlar’ ailesinden çok farklı olur, roman boyunca kutsal olan bütün kavramlar Torsten Krol tarafından altüst edilir.

Brandt ailesi kazanın ardından kendilerini bir ormanda, ormanın sahipleri olan Yayomi kabilesinin üyeleri arasında bulur. Hayatta kalmalarını sağlayan mucize, Yayomiler için de başka bir mucizeye karşılık gelmektedir. Rüyaların gücüne inanan Yayomiler, Brandt ailesinin uzun süredir bekledikleri “yunus insanlar” olduğuna inanırlar. Onları şabono’larına, yani köylerine götürürler, hamaklarını paylaşırlar, yeni bir yaşam hakkı verirler. Üstelik bir başka beyaz vardır şabono’da. Yıllar önce kendini burada bulmuş olan gizemli ve entelektüel antropolog Gerhard Wentzler.

Torsten Krol, bu romanında da ‘Calisto’da izleyeceği yolun ana hatlarını belirliyor. Callisto’da kitabın ben-anlatıcısı, yirmi iki yaşında ve 1.90 boyunda bir “çocuk” olan Odell Deefus’tur. Odell, Irak’taki savaşa gitmek için gönüllü olarak orduya yazılmaya karar verir ve asker ofisine doğru yola çıkar. Külüstür arabasının bozulmasıyla olaylar zinciri ve yanlışlıklar komedyası başlar. Bu kırılma anının arkasından gelen olaylarla Amerikalıların 11 Eylül sonrası içine düştüğü toplu paranoya halinin keskin hatlarla çizilmiş bir resmi çıkar ortaya.

Krol, önceki romanı ‘Yunus İnsanlar’da bu kez ben-anlatıcı olarak, on altı yaşındaki Erich Brandt-Linden’i seçiyor. On dokuzuncu yüzyıl gezginlerinin gözleme dayanan-nesnel anlatımını tercih eden diliyle, bitmeyen kafa karışıklığıyla, aldığı Nazi eğitiminin yerine geçen doğa eğitimi karşısında bocalayan ruh haliyle, ergenlik sancılarıyla ‘tuhaf’ bir anlatıcı Erich. Ben-anlatıcısının bu tuhaf ve her an farklı bir yöne akabilecek yapısından ustaca faydalanıyor Torsten Krol. Böylece tıpkı Callisto’da olduğu gibi tedirgin edici, tekinsiz ve son noktada sırtını kara mizaha yaslayan bir romanla buluşturuyor okurlarını. Şimdiki zamanı anlatmayı ve bunu yaparken bir zemin oluşturmayı tercih ediyor. İnsanlığın kafa karışıklığının, özellikle savaşların yok edici ruhunun karşılığını, pek de güvenilmez olan anlatıcısının zihninde yansıtmayı seviyor. Anti-kahraman bile diyemeyeceğimiz, zavallı-kahramanlar yaratıyor. Üstelik anlatısını kurarken küçük göz kırpmalarda bulunmayı da unutmuyor. ‘Robinson Crusoe’dan, ‘Sineklerin Tanrısı’na uzanan bir edebi geçmişle ışık tutuyor sayfalarına.

Aslında kitabı farklı bir şekilde ele almak da mümkün. Amerikalı edebiyat araştırmacısı Ronald B. Tobias’ın 1993 yılında yayımlanan ‘’Twenty Master Plots: And How To Build Them’’ adlı kitabı, edebi kurguyu yirmi ana olay örgüsü çerçevesinde ele alır. Kitapta daha kapsamlı şekilde açıklanan bu yirmi madde, kısa tanımlamalarla şöyle sıralanabilir.

1. Qest: Arayış
2. Adventure: Macera
3. Pursuit: Kovalamaca, takip
4. Rescue: Kurtarma
5. Escape: Kaçma, kurtulma
6. Revenge: İntikam
7. The Riddle: Bulmaca
8. Rivalry: Rekabet
9. Undedog: Suçlama
10. Temptation: Kışkırtıcılığa boyun eğme
11. Metamorphosis: Fiziksel değişim
12. Transformation: Soyut değişim
13. Maturation: Olgunlaşma
14. Love: Aşk
15. Forbidden: Yasak aşk
16. Sacrifice: Fedekarlık
17. Discovery: Keşif
18. Wretched: İfrat
19. Ascencion: Yükselmek
20. Discencion: Düşmek, aşağılık bir duruma gelmek.

İşte, Tobias’ın bu yirmilik listesinin neredeyse tamamını dokunmak ister gibi bir hali var Torsten Krol’un. Elbette bu bütün edebi eserler üçün söz konusu olabilir ama Krol bu konuda bir adım ileri giderek, bu listeyi bir “yapılacak işler” listesi gibi seriyor okurun gözü önüne. Okurun bu listede adım adım ilerlemesini istiyor sanki.

(Kitabın arka kapağıyla ilgili bir küçük not: Kitabı okuyacak olanların öncelikle arka kapağı okumamasını tavsiye ederim. Yazarın tam 299 sayfa özenle sakladığı tek kelimelik bir bilgiyi arka kapakta önceden görmek pek hoş olmuyor doğrusu.)

Bildiğim kadarıyla Torsten Krol’un başka kitabı yok. Açıkçası olsa hemen okurdum. Özellikle benim gibi çizgi-roman ve kara mizah meraklılarının kaçırmaması gereken bir yazar. ‘Yunus İnsanlar’, Pınar Kür’ün özenli çevirisiyle de dikkat çekiyor.

Bitirmeden son soru: Torsten Krol’un kim olduğunu bilen var mı?

Comments (6)

Bir kitabı hayal etmek..bunu sağladınız. Gel de şaşırma !!

-Torsten Krol aslında kim- dosyasını açmaya gerek yok deyip, son sözü yine bu soruya bırakmak, yazınızı okuduktan sonra yaptığım kısa bir google araştırmasının arkasından oldukça manidar oldu. Google'a "Torsten Krol kim?" yazınca bilin bakalım ilk üç web sayfasında kim çıkıyor: siz! Yazınız bizi diğer yazınıza yönlendirirken, sorduğunuz soru, yani aslında Torsten Krol, Fil Uçuşu'nun içine sıkışıp kalıyor. Kimdir bu adam? Sizinle ne tür bir ilişkisi var? Biliyor ve söyleyemiyor, bu yüzden de sırrın yükünü hafifletmek için durmadan soruyor musunuz? Yoksa, yoksa…? :-))

Ben kitabın kapak grafiğinden pek haz etmedim. Sanki yazlık bir tasarım olmuş, alıp, kumsalda okusun insanlar diye. Ha, önemli mi? Değil aslında. Ama biraz daha ciddiye alınabilirdi gibime geldi. Bilemedim.

Kitabın ismi de çok güzelmiş; yunus insanlar ! tam bir kara mizah başlangıcı.
20 maddeye kafam takıldı ama içlerinde en önemlisi;Undedog: Suçlama .
not aldım,alıp okumam gerek..
Sizin enfes anlatımınızla mutlaka okumalıyım diyorum sonra.
Sineklerin tanrısı ne de güzeldi …
saygılarımla
http://sonbahardaserenade.blogspot.com/

teşşekkürler alıcam ve okuyacagım bu kitabı

kapak "semenderlerle savaş"ı andırdı bana biraz. okumadıysanız onda da ıssız ada, adada bulunan semenderler, semenderlerin evcilleşmesi… diye gidiyor hikaye. eminim bu kitap daha güzeldir.

Leave a comment