Aynı okuma döneminde iki kitap derinlemesine etki gösterdi. Biri John Pilger’in araştırmacı gazeteciliğin yüz akı olan isimlerin egemenlerin çanlarına ot tıktıkları araştırmalarından derlediği Bana Yalan Söyleme (Agora Kitaplığı), diğeri de Uruguaylı yazar Eduardo Galeano’nun yirmi altı sarsıcı metnini bir araya getiren Biz Hayır Diyoruz (Metis Yayınları).
Pilger’in derlemesi hakkında ayrıca konuşmak gerekiyor. Önceliği Galeano derlemesinin arka kapak yazısına vereyim: “Sözün onuruna inancını hep koruyan bir yazardan, edebiyatın hakkıyla kullanıldığında gazeteciliği ne denli etkili kılacağını gösteren güçlü politik metinler.”
Metis Yayınlarının “Seçkiler” dizisine teşekkür etmek gerekiyor. Bu dizi sayesinde Bachmann’dan Said’e, Zizek’ten Levinas’a, Goytisolo’dan Sontag’a dünyanın kurulu düzenine kafa tutan kalemlerin derinlikli metinlerini okuyabiliyoruz. Seçkinin bu cildinde de Galeano’nun Che, Zidane, Salgado, Evo Morales, Latin Amerika edebiyatı, yazarın işlevi, televizyon, beden, işkence, sürgün, Şili, Küba, Bolivya, ABD, emekçiler, eşcinseller, beyazlar, siyahlar, yerliler, Latin Amerika üzerine yirmi altı metni yer alıyor.
Bu metinlerden birini bir diğerinin önüne koyamam. Ama kişisel olarak “Latin Amerika’da Edebiyat ve Kültür Üzerine On Yaygın Yanlış ya da Yalan” ve “Zidane’ın Dünya Kupası” gibi kimi metinleri, kalemin gücüne gıpta ederek okuduğumu söylemeliyim.
Bir de metindeki kitaba adı veren metin var elbette; “Biz Hayır Diyoruz”. Tümüyle bu coğrafyanın, yaşadığımız toprakların dinamikleriyle okuduğum bir metin. 1988 ortalarında Şili, Santiago’da “Şili Yaratıyor” günlerinin açılış konuşması. “Farklı ülkelerden geldik ve buradayız, Pablo Neruda’nın koca gölgesinin altında bir arada: Hayır diyen Şili halkına eşlik etmek için buradayız. Biz de hayır diyoruz,” diye başlayan destansı haykırış.
Gelin bu metnin son bölümünü birlikte okuyalım…
Biz hayır diyoruz ve hayır derken de evet diyoruz.
Diktatörlüklere hayır, demokrasi kılığına girmiş diktatörlüklere hayır derken, gerçek bir demokrasi için mücadeleye evet diyoruz; kimsenin ekmeğinin ve sözünün reddedilmeyeceği, Neruda’nın bir şiiri ya da Violeta’nın bir şarkısı kadar tehlikeli ve güzel olacak bir demokrasi için mücadeleye evet diyoruz.
(…)
Onursuz barışa hayır derken, adaletsizliğe karşı kutsal isyan hakkına ve onun uzun Şili haritasındaki halk direnişleri tarihi kadar uzun tarihine evet diyoruz.
Paranın özgürlüğüne hayır derken, insanların özgürlüğüne evet diyoruz: Yaralı, kötü davranılmış, Şili gibi bin kez düşmüş ve Şili gibi bin kez kalkmış özgürlüğe evet diyoruz.
Dünyayı bitimsiz bir kışlaya çeviren güçlülerin intihara varan egoizmine hayır derken, bize evrensel bir anlam katan, tüm o gardiyanlara rağmen bütün sınırlardan daha güçlü olan kardeşlik gücünü onaylayan insan dayanışmasına, bir Şili şarabı gibi sarıveren ve Şili şarabı gibi kucaklayan o güce evet diyoruz.
Hayal kırıklığının hüzünlü cazibesine hayır derken, umuda evet diyoruz; Şili gibi aç, çılgın, âşık ve maşuk umuda: Şili’nin çocukları gibi geceyi yırtarak gelen o isyankâr umuda evet diyoruz.
Geniş bilgi, yorumlar ve görüşler için…
Biz Hayır Diyoruz – Eduardo Galeano (Çeviren ve Hazırlayan: Bülent Kale) Metis Yayınları
2009 yılında yapılan Amerika kıtası zirvesinde Venezuella Başkanı Hugo Chavez, Barack Obama’ya Eduardo Galeano’nun “Latin Amerika’nın Kesik Damarları” adlı kitabını hediye etmiş ve ardından bu kitap Amerika’da en çok satanlar listesine girmişti. Amerika’nın arka bahçesi olarak görülen Latin Amerika tarihini anlatan bu kitap için oldukça manidar bir hediye diyebiliriz.
Galeano’nun Can Yayınları tarafından basılan “Kucaklaşmanın Kitabı “ adlı eserinin tanıtımını sitemde yapmıştım. Yazar bazen güldüren bazen düşündüren kısa metinlerden oluşan bu kitabında siyaset, aşk, bürokrasi, televizyon v.b birçok konuya değiniyor. Evet, Galeano takip edilmesi gereken etkili bir yazar.
Kendisini biraz daha tanımak için izninizle aşağıdaki yazıyı ilave ediyorum.
Tülin Er’in 04/12/2009 Tarihinde Radikal Gazetesi Kitap Eki’nde Yayınlanan Yazısından alıntı:
Son yıllarda neden kısa öyküler ve denemeler tarzına yöneldiniz?
Daha az sözcükle daha çok şey anlatmaya çalışıyorum. Bu bir meydan okuma. Bu yüzden, orada bulunmayı gerçekten hak eden, sessizliğe tercih edeceğim sözcükleri bulana dek, anlattığım hikâyeleri belki on-on beş kez yeni baştan yazıyorum.
Venezüella başkanı Chavez, ABD başkanı Obama’ya Latin Amerika’nın Kesik Damarları’nı hediye ettiğinde ne düşündünüz?
O an bilmiyordum. Kısa süre önce ölen köpeğim Morgan’la rutin yürüyüşümüze çıkmıştık; o olaydan sonra öldü, bu da bizim son yürüyüşlerimizden biriydi. Komşum, “Tebrikler Eduardo. Çok satarsın artık. Çok satan bir yazar olacaksın Eduardo” deyince çok şaşırdım. Dehşete düşmüştüm. Çok satmak mı? Satmak istemiyordum. Neydi bu şimdi? Korkunç bir şey olmuştu herhalde. “Tebrikler, çok başarılı oldun” da ne demekti? Başarılı olmak istemiyordum. “Ne? Piyasada mı başarılı oldum yani?”
“Evet, dünyanın en çok satan adamı sensin şimdi. Dünya seninle gurur duyacak.”
Ama bu benim için kötü bir haberdi. Piyasanın en iyisi olmak istemiyordum. Sadece yazarak insanlarla iletişim kurmak istiyordum.