Elif Çağlar: “Azız, ama çok özüz!”

Elif Çağlar’a hayran olduğumu söylememe gerek yok; azıcık takip eden herkes biliyor zaten. Noktalı Virgül bölümlerinde onu ağırlamak, tevazuundan etkilenmemeye çalışarak dinlemek ve birlikte bir gülmek bana çok iyi geliyor. Sadece bana mı? Eminim bütün dinleyicilerine… Son albüm The Art of Time çıktıktan sonra da, oturduk sohbet ettik. Açıkçası bu sohbeti daha sonra dinlediğimde, Elif’in o kadar kısa sürede o kadar değerli bileğileri derli toplu anlatmasına bir kez daha şapka çıkarttım. Allianz Motto Müzik’teki söyleşinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

“Dinleyiciyle çok güzel bir bağ kurduk. Azız ama çok özüz.”

YK: Elif Çağlar yeni albümüyle bir kere daha Noktalı Virgül’de. Çok önemli bir nokta var, albümdeki tüm söz, müzik ve düzenlemeler Elif Çağlar’a ait. Ama bunu pek dillendirmiyoruz. Hata bizde mi dersin?

: Hata değil de… Mesela söz ve müziği çok sık görüyoruz. Ama o parçayı o sevdiğimiz haline aranjör getiriyor. Sanırım endüstride o görevleri çok bilmiyoruz. Ama olabilir, hala bir şeyler gelişiyor. Benim de öğrencilerimden var yurtdışına giden mesela. İşin sadece performans kısmını geliştirmekle yetinmeyen birçok kadın oluyor. Ben yeni nesilden çok umutluyum. 

YK: Peki işin prodüksiyonunu yapmak zor mu?

: Altyapınız varsa çok keyifli. Ama tabii tüm yükün sizde olması zor. Bazen iyi duyuyor muyum diye düşünüp müzikal görüşlere ihtiyacınız oluyor. Ama çok şükür ki çok iyi müzisyen arkadaşlarım var.

YK: Evet, The Art of Time, üçüncü albüm. Piyanoda Çağrı Sertel, kontrbasta Volkan Hürsever, davulda Ediz Hafızoğlu. Kadro müthiş. Ama bu işin sahibi sensin. Stüdyosu nasıl geçti bu işin?

: Yorgunluğu ve stresi minimumda hissettiğim bir albüm süreci oldu. Yıllardır birlikte çalışmamızın ve aile gibi olmamızın avantajını kullandık. Bunlar çok egosuz adamlar, biliyorsunuz zaten. İlk defa ‘grup’ diyebiliyorum. Bu benim için çok kıymetli bir şey.

YK: Sen bu yaz çok yoğundun. Bu olumlu bir şey diyebilir miyiz? Özellikle caz ve türevi müziklere sahneler daha fazla mı açılmaya başladı?

: Ben artık olumsuz cevap vermek istemiyorum. Biz caz geleneğinden gelen müzisyenler olarak hep bir şeylerden şikayet ediyoruz. Kendi adıma, konserler çok daha dolu ve renkli geçiyor. Daha fazla ve farklı yerdekonser verebiliyoruz.

YK: Albüm çıkalı bir sene oldu. Peki bu bir sene albümle seyirci ilişkisi açısından nasıl geçti?

: Beni çok mutlu eden bir sene oldu. Konserler buluşmak demek. Yeni tanıyan insanlar da oluyor yeni albümle birlikte. Albümün de bu kadar istediğimiz gibi olması çok mutlu eden şeyler. İzleyiciden genelde He Says Amor ve A Sad Melody’yi çok duyuyorum. Çok güzel bir bağ kurduk. Azız ama çok özüz. Geleneksel caz yapmadığım için karma, renkli bir dinleyici oluştu.

YK: Bu bir senede İtalya’da iki konser verdin. Müziğinin oradaki karşılığı nasıldı?

: Missfit albümünden dolayı ulaşmışlar bana. Çok güzeldi konserler. O yüzden hadi bir daha gelmelisin dediler. Diğer konserler de hep biletlerin tükendiği konserler oldu. Martta yine bir İtalya konseri olacak. Onlarla da bunun arkasından bir albüm kaydı yapalım dedik.

YK: Bir de hocalık yanın var. Nedir bu Elif Çağlar’la scat ve doğaçlama atölyesinin içeriği?

: Enstrümanlar gibi, biz vokalistlerin de birtakım heceleri ve tınıları kullanarak solo atabilmemizi sağlayan bir teknik. Bu eğitim sanki nota bilgisi gerektiriyormuş gibi düşünülüp korkuluyor. Doğaçlamayla bunu kırmak istiyorum.

bir yorum bırakın