Eskiz defterinden bir sayfa: Portobello 22

   
Geçenlerde bir arkadaşım “Bir de Baktım Yoksun”daki bir öykü ile, Portobello 22 ile ilgili okuma deneyimini anlatınca aklıma takıldı, açtım defterlerimi ve öykünün yazılış sürecinin izini sürdüm. Yaptığım kazı sonucunda 5 Ocak 2008 tarihine ulaştım. Demek ki kafamda dönüp durduğu günleri saymazsak, Portobello 22 ile ilgili ilk satırları o gün yazmışım. (Elbette öykünün aklıma ilk düştüğü günü de hatırlıyorum, ama yazıyı esas alalım.) Uzun yolculuğunda o kadar çok durağa uğramış, o kadar makas değiştirmiş ki bu metin. Dileyenler öykünün son haliyle birlikte okusun diye başlangıç noktasını defterimden olduğu gibi aktarıyorum.

George Orwell’in evinin tam karşısında, kaldırımda oturuyorum. Sigara içiyorum. (Merak etme baba, izmaritleri yere atmıyorum; sırt çantamda kapaklı bir kül tablası var. Kapağında Van Gogh’un Sarılı Kulağıyla Otoporte’sinin olduğu teneke bir kutu aslında. Courtauld Gallery’nin yakınlarındaki küçük bir hediyelik eşya dükkânından aldım; Renoir, Manet, Monet, Degas, Gaugin, Cézanne, Toulouse-Lautrec’in tablolarıyla sarhoş olup Van Gogh’un buzmavisi gözlerinin karşısında, kıpırdaması yasaklanmış sokak pantomimcisi gibi durduktan sonra, galerinin sıcak koridorlarından yağmurlu bir akşamüstüne çıkmış, koşarak girmiştim o dükkâna. Buzmavisi gözlerin tezgâhın hemen önündeki ucuz hediyeliklerin birinin üstünde, bir teneke kutunun kapağından bana baktığını görünce düşünmeden ödemiştim parasını Pakistanlı satıcıya.) İşte şimdi de elimde o teneke kutu var; Van Gogh kesik kulağıyla kül tablası görevi görüyor. İyice doldurup bulduğum ilk çöp tenekesine boşaltıyorum, sonra da kâğıt mendille içini temizliyorum. Sevmiyorum sigaranın kokusunu ama içiyorum işte. Sigaradan sıkılınca pipomu dolduruyorum; iki tane Canadian pipo var çantamda. Birini sen vermiştin, hatırlıyor musun? Sigaram bitince belki onu doldurur, bir yarım saat daha otururum burada. Orwell’i düşünürüm. Bu mavi panjurlu, mavi badanalı evin kapısından çıktığı bir anı, elinde ham deriden çantası, bu dar pencereli, bol çiçekli evden çıkıp BBC’ye gidişini hayal ederim. Defterim de yanımda, merak etme, hayallerim coşarsa notlar da alırım.

Comments (1)

işten ayrıldığım gün (16 nisan) bir defter edindim.. kırmızı bi deftercik. olur da aklıma gelenler kağıda dökülmek isterlerse not alabileyim diye.. liseden beri hayalim ve hatta görevim(!?)
Portobello 22 'nin ilk satırlarını okuyup da kendi defterimi hikayede buluverince başladım notları almaya…
Bu sabah sizi dinlerken aldığım notlar toplantıya değildi ne yazık ki 🙂 ama toplantı notlarım zihnimde ayrıldım yanınızdan
bugün ayırdığınız vakit için teşekkürler!

Leave a comment