Fidel Castro

Bugün Comandante Castro’nun ölüm haberiyle uyandık güne.

Ayağa kalkmazsan koşmaya başlayamazsın.
Sen bütün dünyaya ayağa kalkmayı öğretenlerdendin.

Twitter’a böyle yazdım. Böyle ölümler karşısında hisli bir şeyler söylemek istiyor insan. Aklıma Rosa Luxemburg’un bir sözü geldi. O zincirlerden kurtulmak diyordu, ben ayağa kalkmak dedim. Aslında bütün sözler, noktalama işaretlerini silip, sonsuza uzanmak istiyordu. Diyeceğim o ki, ölümünün ardından söylenenler de devrimciydi.

Tam burada duralım. Çünkü uzun uzun Fidel Castro’dan söz etmeyeceğim burada. Bilen zaten biliyor, bilmeyene anlatmak da benim haddime değil.

Sosyal medyada bir yumruğu havada slogan atanlar da vardı, “Dünya bir teröristten daha kurtuldu,” diyenler de… “Elin diktatörünü ne övüyorsunuz lan!” diyenler de vardı, “Kendi ülkesinde Ahmet Türk için tek söz etmeyenler, bir anda Küba Devrimi’ne yoldaş oldu,” diyenler de… Şiir yazan da oldu, küfür icat eden de…

Doğladır. Büyük olaylarda herkes büyük sözler etmek ister. Kimileri “turnusol kağıdı” etkisi yaratır bu sözlerin.

Kimileri de büyük sözleri “yapar”. Fidel Castro yaptı.

Ben kendi sözümle, kendi tarihime bir not düşeyim: Ölümünle de ayağa kalkmanın değerini hatırlattın Fidel Castro. Yaşarken attığın adımlar için teşekkür ederim.

Yorumlar (1)

Bloğunuz keşfedilmesi güç bir hazineyi bulmak kadar sevindirdi beni. Sevgili 'Evren'in Günlüğü'nün son yazısından hareketle geldim, gördüm, okudum. Fidel Castro. Tanımak istemeyene anlatmak zordur. Ya da bazı kimilerinin duydukları sıradan haberlere verdikleri tepki kadar bile değildir değer bilmezlikleri.Sağlıcakla.

bir yorum bırakın