Geçen ay güncel sanat camiası bir başka
alemdi. Fil Uçuşu’ndan bir selam çakalım o zaman.
alemdi. Fil Uçuşu’ndan bir selam çakalım o zaman.
İşte bazı başlıklar:
Geçen ay her zaman severek okuduğum, “sanatatak.com” ile beni yine
heyecanlandıran Ayşegül Sönmez, beyin tokatlayan cinsten bir açıklama yaptı ve
Contemporary İstanbul sürecinde “fuarların artık bienallerin yerini
aldığı” iddiasını gündeme getirdi. Ama sanat fuarlarının vitrinlerinde
sanat eserlerinin sunulduğu bir alışveriş merkezinden farksız olduğu şeklinde karşıt
görüşler de vardı. Böylece güncel sanat camiası ‘konuşmaya’ başladı.
heyecanlandıran Ayşegül Sönmez, beyin tokatlayan cinsten bir açıklama yaptı ve
Contemporary İstanbul sürecinde “fuarların artık bienallerin yerini
aldığı” iddiasını gündeme getirdi. Ama sanat fuarlarının vitrinlerinde
sanat eserlerinin sunulduğu bir alışveriş merkezinden farksız olduğu şeklinde karşıt
görüşler de vardı. Böylece güncel sanat camiası ‘konuşmaya’ başladı.
O
konuşmaların ilk repliğini yazarak, perdeyi açan Ayşegül Sönmez’e, “Ben sussam,
siz konuşsanız, ne dersiniz?” diye sordum.
konuşmaların ilk repliğini yazarak, perdeyi açan Ayşegül Sönmez’e, “Ben sussam,
siz konuşsanız, ne dersiniz?” diye sordum.
Kendi deyimiyle ‘kişiye özel’
cevabında şunları söyledi: “Fuarlar neticede şenlikli yerler, ama
şenlikli pazar yerleri. Sıcak bir ticaret dönüyor. Aklımızın ermeyeceği
pazarlıklar, ermek isteyeceği yatırımlar… Ama bizim gibi memleketlere
fuarların yaradığı kanaatindeyim son kertede. Pazarları de gezmeyi severiz
zaten biz. Bakarak konuşmayı, konuşarak bakmayı. Opera Galeri’ye sordum; o
muhteşem Robert Longo’nun galericisi. ‘Türk koleksiyoner en çok ne almayı
seviyor sizce?’ dedim. O da ‘Renkli,’ dedi. Renkli şeyler. ‘Göze hitap eden
şeyler yani değil mi?’ dedim. ‘Evet, belki de haklısınız,’ dedi. Özeti budur.
Fuarlar gözlere hitap ediyor. Zihinleri de boş verebiliyor. Yani Charles
Esche’ye katılıyorum. Vitrin alışverişi demişti fuarlar için; haklı. Öte yandan
çok güzel, iyi işler görüyorsunuz. Etkilenmemek mümkün değil. O zaman onları
doğal ortamlarından kopartılmış vahşi hayvanlara benzetiyorum. Kafes
arkasında olduklarına üzülüyorum ama hayvanat bahçesi olmayan bir ülkede yaşadığım
için de onları gördüğümde seviniyorum.”
cevabında şunları söyledi: “Fuarlar neticede şenlikli yerler, ama
şenlikli pazar yerleri. Sıcak bir ticaret dönüyor. Aklımızın ermeyeceği
pazarlıklar, ermek isteyeceği yatırımlar… Ama bizim gibi memleketlere
fuarların yaradığı kanaatindeyim son kertede. Pazarları de gezmeyi severiz
zaten biz. Bakarak konuşmayı, konuşarak bakmayı. Opera Galeri’ye sordum; o
muhteşem Robert Longo’nun galericisi. ‘Türk koleksiyoner en çok ne almayı
seviyor sizce?’ dedim. O da ‘Renkli,’ dedi. Renkli şeyler. ‘Göze hitap eden
şeyler yani değil mi?’ dedim. ‘Evet, belki de haklısınız,’ dedi. Özeti budur.
Fuarlar gözlere hitap ediyor. Zihinleri de boş verebiliyor. Yani Charles
Esche’ye katılıyorum. Vitrin alışverişi demişti fuarlar için; haklı. Öte yandan
çok güzel, iyi işler görüyorsunuz. Etkilenmemek mümkün değil. O zaman onları
doğal ortamlarından kopartılmış vahşi hayvanlara benzetiyorum. Kafes
arkasında olduklarına üzülüyorum ama hayvanat bahçesi olmayan bir ülkede yaşadığım
için de onları gördüğümde seviniyorum.”
Kasım ayında ‘muhbir vatandaş’ sanat
dünyasında da iş başındaydı ve TÜYAP Sanat Fuarı’nda sergilenen bir eserle
ilgili olarak suç duyurusunda bulundu. Muhbirimize göre Nova Kosmikova’nın “Akıyordu!”
başlıklı kolaj çalışması “hakaret” içeriyordu. Başbakan Erdoğan’ın portresi
üzerine bir kolaj yapan sanatçı, petrol ve duble yollar politikasını eleştirmişti.
Ayşegül Sönmez çok konuşulan bu konuda da ters köşeden bir yorum yaptı ve
‘muhbir vatandaşın’ suç duyurusundan çok, bu esere sergi tarafından yapılan
müdahaleye dikkat çekerek, yeni bir tartışmanın da kapısını açmış oldu.
dünyasında da iş başındaydı ve TÜYAP Sanat Fuarı’nda sergilenen bir eserle
ilgili olarak suç duyurusunda bulundu. Muhbirimize göre Nova Kosmikova’nın “Akıyordu!”
başlıklı kolaj çalışması “hakaret” içeriyordu. Başbakan Erdoğan’ın portresi
üzerine bir kolaj yapan sanatçı, petrol ve duble yollar politikasını eleştirmişti.
Ayşegül Sönmez çok konuşulan bu konuda da ters köşeden bir yorum yaptı ve
‘muhbir vatandaşın’ suç duyurusundan çok, bu esere sergi tarafından yapılan
müdahaleye dikkat çekerek, yeni bir tartışmanın da kapısını açmış oldu.
Güncel sanat
cephesinde tartışmalar sürerken, bienali rekor katılımcıyla geride bırakan
İKSV, İstanbul Tasarım Bienali’nin ikincisini 18 Ekim-14 Aralık 2014 tarihleri
arasında gerçekleştireceğini açıkladı. Üstelik bienal küratörü Zoë Ryan tarafından açıklanan tema,
yine “sivri” bir konuyu işaret ediyordu: “Gelecek
Artık Eskisi Gibi Değil”. Önceki tasarım bienalinden memnuniyetle ayrılmış
biri olarak merakla bekliyorum.
cephesinde tartışmalar sürerken, bienali rekor katılımcıyla geride bırakan
İKSV, İstanbul Tasarım Bienali’nin ikincisini 18 Ekim-14 Aralık 2014 tarihleri
arasında gerçekleştireceğini açıkladı. Üstelik bienal küratörü Zoë Ryan tarafından açıklanan tema,
yine “sivri” bir konuyu işaret ediyordu: “Gelecek
Artık Eskisi Gibi Değil”. Önceki tasarım bienalinden memnuniyetle ayrılmış
biri olarak merakla bekliyorum.
Sizce sonucu ne olacak ben fazla takip edemiyorum paylaşırsanız menmun olurum