• İKSV’de yapılan Doğan Hızlan’la Edebiyat Sohbetleri’nden bir fotoğraf geçti elime, sağ olsun izleyicilerden biri çekip kendi blog’una koymuş. Fotoğrafa bakarken 1950 kuşağı yazarlarının, hala süren etkilerini düşündüm. Oradan da kafam II.Dünya Savaşı sonrası sanatta yaşananlara gitti. Mimaride, resimde, sahne sanatlarında yaşanan büyük değişimler. Edebiyatta çok yönlü bir karşılığı var savaş sonrası atmosferinin. Edebiyat tarihi üstüne yapılan incelemeleri okumayı seviyorum. Özellikle de siyasi atlasla üst üste bindirilenlerini.
• 2010’da dinlediğim albümlerden bir liste koydum Fil Uçuşu’na. Listenin başına da, “Türkçe-Caz-Klasik” listeleri ayrı elbette dedim. Yıllardır döne dolaşa dinlediğim albümleri saymadım bile. Bu liste sadece yıl içinde yeni keşfettiğim albümler listesiydi aslında. Bir okur “Hiç mi Türkçe dinlemedin?” deyivermiş. Listenin başındaki yazıyı okumadığı gibi, Fil Uçuşu’ndaki bazı yazılara da hiç bakmamış demek ki. İnternet okurluğu biraz böyle işte; hızlıca göz atmak yeterli geliyor. (Yine de Fil Uçuşu, bildiği gibi konuşmaktan şaşmayacak.)
• Türkçe albümlerden severek dinlediklerim oldu elbette. Caz konusunda tatmin edici bir liste çıkar örneğin. İmer Demirer’de Önder Focan’a, Volkan Hürsever’den Ozan Musluoğlu’na dolu dolu bir liste. Yılın son günlerinde gelen Kerem Görsev albümü de listenin lezzetini artırdı. Jehan Barbur albümü hakkında bir-iki kelâm etmiştim zaten. Malt’ın albümünü hatırlatmış kimileri, haklılar. “Arıza” sağlam bir albümdü. Maskott’un albümünü de sevmiştim, özellikle “Ayışığı” şarkısını. Hayko Cepkin’in “Sandık”ı evde uzun süre bangır bangır dinlendi. Ece Dorsay “Kırmızı Karanlık”ın özellikle sözlerini (ve Ece’nin bu albümle ilgili söyleşilerinde dediklerini) sevdim. Replikas “re-mastered” sürpriziyle çıkıp geldi. Arada sevdiğim bir iki pop parçası da oldu elbette. Dinleme listesinde Yakaza gibi Buzuki Orhan Osman gibi deneysel ya da etnik müzik yapan isimler de vardı. Kafada bir-iki tel atınca Aynur’dan bir türkü yetişti imdada. Bu listede uzar gider, şimdi unuttuğum bir şeyler var gibi geldi. Sonra kafayı toparlayıp, madde madde yazmalı.
• twitter’dan bir serzeniş geldi. “Türkiye’de siyasi gündem bu kadar yoğunken, siz hala edebiyat diyorsunuz,” gibilerinden bir şeydi. Tam da bu nedenle, her zaman dediğimin on katı-yüz katı “Edebiyat!” diyesim geliyor. Tam da, bu siyasi gündemin ağız köpürten, 140 karakterde slogan düşünceler kusturan havasının, soyutlama yeteneği olmayan bir akıl tutulmasının ötesindekini hatırlatmak için daha çok “Edebiyat!” diyesim geliyor. (Keşke herkes günde en az bir şiir okusa!)
• “Yazarken bir şeylerin iyiye gittiğini rüyalarımdan anlarım,” gibi büyük bir laf etmek istedim. Yok aslında böyle bir durum, ama olsa ilginç olurmuş. Bu aralar farklı rüyalar görmeye başladım, o yüzden aklıma geldi bu zıpçıktı laf. Rüyalar coştukça yazdıklarım da coşsa, öyle bir şeyler olsa işte. (Bu aralar sıklıkla rüya içinde meta-kurmaca var.)
''twitter’dan bir serzeniş geldi. “Türkiye’de siyasi gündem bu kadar yoğunken, siz hala edebiyat diyorsunuz,” gibilerinden bir şeydi. Tam da bu nedenle, her zaman dediğim on katı-yüz katı “Edebiyat!” diyesim geliyor. Tam da, bu siyasi gündemin ağız köpürten, 140 karakterde slogan düşünceler kusturan havasının, soyutlama yeteneği olmayan bir akıl tutulmasının ötesindekini hatırlatmak için daha çok “Edebiyat!” diyesim geliyor. (Keşke herkes günde en az bir şiir okusa!)''
İşte sizi severek izlememim ,okumamın nedenleriden biri de bu olsa gerek.İyi ki varsınız.Sevgiyle kalın…
"on katı, yüz katı Edebiyat!" söyleminize can-ı gönülden katılıyorum Yekta ağabey. Bir toplumu bilinçlendirmenin, toplumun belli konulardaki farkındalığını artırmanın yolu zaten edebiyattan geçiyor. İşte o yolun tıkalı olması da şu an ülkenin durumunun sebeplerinden biri bence…
EDEBİYAT o zaman.
Kalın harflerle bir kez daha;
EDEBİYAT o zaman 🙂
Ve bir şiir o zaman:)
BAZI SÖZCÜKLERE GAZEL
Bir defterden bir deftere
Geçirdiğim yaz sözcükleri
İlk kıpırtılarında sevdanın
Eda ve naz sözcükleri
Taç yaprağının, çiğ damlasının
Duyulur duyulmaz sözcükleri
Geceye serpilen kar tanesinin
Gürültüsü az sözcükleri
Güneşin yalansız, dobra
Ayın sihirbaz sözcükleri
Bir yalnızlık gecesinde yıldızların
Unutulmaz sözcükleri
Biten bir aşk sonrasının
İşe yaramaz sözcükleri
Kendilerine şiirler arayan
Çılgınlık ve haz sözcükleri
Hayatın, aşkın ve ölümün
Olmazsa olmaz sözcükleri
Ataol Behramoğlu/ Yeni Aşka Gazel
Ben şiir okuma ödevimi yaptım. Yapmayanlar yüksek perdeden atmayı sürdürsünler nutuklarını… Hayat şiir seviyor, nutuk değil. Ödevsizler. Nanik!
yanlış serzenişlerin hedefi olmak bazan gördüklerinizin, izlediklerinizin ne kadar da güzel olduğunu gösteriyor.
"keşke herkes günde en az bir şiir okusa"
insanın yaşadığını hissetmesi EDEBİYAT. insan hayal ettikçe var olduğunu hissediyor , hayal etmek için de ille de öykü , şiir, roman ,EDEBİYAT
belli ki birkaç ay önce sık kullanılanlar listemde yer bulmuş bu güzel blog.. sonra ne olduysa hatırımdan çıkmış kendime verdiğim takip edeceğim sözü.. şimdilerde birkaç gündür oldukça okumaya çalışıyor ve arşivlere de iniyorum ki,teşekkürü borç bilirim,ortak paydada buluşmak ve iyi hissetmek gerçekten güzel,sevgiler.
edebiyattan ,sanattan,şiirden bihaber olan toplumumuz bana kalırsa aktüel hayatı da yorumlamaktan,hayatı yaşamaktan da muzdarip kılıyor kendini.Ki,en büyük haksızlık zaten kendilerine yaşam alanı bırakmamış bu insanların herkesin de kendisi gibi muzdarip olmasını bekler durmlarının olması.Bana kalırsa hayatı siyaseti ayrı,edebiyatı ayrı,görsel sanatları ayrı olarak kategorilendirmek yerine hepsini bir bütün ahenk içinde küçük keyifler de alarak yaşayabiliriz.Aksi halde düşünen insanlara içimden benim de 'edebiyat ' diye haykırasım geliyor.
edebiyatı çok sevmeme rağmen önceden şiir okumazdım.Daha sonra Keyif Sanat Kahvesi'nde her cumartesi bir şairin şiirlerini okumaya başladık.Ece Ayhan,Edip Cansever,Cemal Süreya,Fazıl Hüsnü Dağlarca,Mehmet Akif Ersoy gibi nice şairleri okuduk,yeni şairlere de kulak verdik.Nasıl okuduğumuzdan ziyade şiir okumaya nasıl başladığımızın güzel bir atılımı oldu.Bence herkes bunu kendi çevresinde başlatmalı diye düşünüyorum