Hakikat ve Neşriyat

Daha giriş metninden itibaren sağlam döktürüyor Express. Ne de olsa Enternasyonal Şalala. Haziran-Temmuz 2013 tarihiyle çıkardıkları Özel Sayı, kısa sürede ikinci baskısını yaptı bile. Ama yetmez, mücadeleye devam. Her sayfasını, sütununu ve kenar süsünü Gezi Direnişi’ne ayıran Express, İstanbul’dan Erzincan’a, Eskişehir’den Tarsus’a, Berlin’den Londra’ya, Buenos Aires’ten San Fransisco’ya öyle bir devri-i aleme çıkarıyor ki okurunu, gerçekten de “Heryer Taksim, Heryer Direniş” oluyor bir anda. En büyük mahareti de meseleyi üstten bakan analizlerle değil, sahadan tanıklıklarla sayfalarına taşıması. Farklı hareketlerin, direnişin farklı bileşenlerinin neredeyse hepsine ulaşıyor dergi. Hatta kimi zaman aynı zaman dilimlerinin, örneğin 31 Mayıs’ı 1 Haziran’a, perşembeyi cumaya bağlayan o vahşi gecenin, farklı gruplarca nasıl yaşandığını öğreniyoruz. Unutmayalım, paralel okumalar iyidir.

Memleketin bir başka güzide yayını Birikim de Gezi Direnişi Özel Sayısı’yla karşımızda. Aksi düşünülemezdi zaten. Laçiner’le başlayan okuma süreci gümbürtü kesmeden devam ediyor. Metin Solmaz, Levent Cantek ve Süreyyya Evren imzalı yazılara torpil geçip, sayfaları iştahla çeviriyor okur. Hele Metin Solmaz’ın yazısı… Sol kanatta bir ileri bir geri koşuyor deli deli, gol atmak gol yolu kesmek falan umrunda değilmiş gibi… Hani “arşivlik” denir ya, her iki derginin de bu sayılarını arşivinin görünür bir yerine koymayan pişman olur.

Yeni baskı haberi falan geldi ama yine de bilmiyorum Express ve Birikim’den kaçar nüsha ulaştı okurlara. Eylemliliğin birinci cümlesi olarak “şunu-bunu protesto edelim” diyenlerin kaçı aldı bu dergilerden. Küresel kapitalizmle mücadelelerini dönemsel ve iki-üç markayı simgeleştirerek verirken, pazartesi başlayıp salı bıraktıkları yaz diyetlerini düşünüyorlar belki; ona da eyvallah. Yine de forumlardan çıkan güzel bir cümleyi hatırlamakta fayda var: “Protestonun güzeli, hakikati desteklemekten geçer.”

Hakikat deyince… Express’ten pek leziz bir hatıranın son bölümü gelsin: 1930’larda Viyana’ya giden grup tıp öğrencisi, dönemin Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’le İsmet İnönü’nün huzuruna çıkar. İsmet Paşa “Ne diyorsun Freud’un nazariyesine?” diye sorunca “Valla paşam, bir hakikat bulmuş ama abartmış,” diye cevaplar Hasan Ali Yücel. Paşa içini çeker ve der ki, “Keşke biz de bir hakikat bulsak da abartsak.”

O hakikati bizimle paylaşan neşriyatı arşivimize almanın tam zamanı. Ben ikisinden söz ettim, daha fazlasının da olduğunu biliyorum. Onları da siz paylaşın, okuyun-okutturun.

Son soru: Sahi kaç sattı bu özel sayılar?

bir yorum bırakın